Open top menu
28 Haziran 2013 Cuma
no image

Goldman Sachs, Goldman Sachs Vakfı ve Özyeğin Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü 10.000 Kadın Girişimci Sertifika Programı, yeni dönem kayıtları için üretim kapasitesini ve hizmet kalitesini arttırarak iş dünyasında seslerini daha gür çıkarmak isteyen kadın girişimcileri bekliyor. Sosyal sorumluluk projesi olarak yürütülen 10.000 Kadın Girişimci Sertifika Programı’ndan Türkiye'de bugüne kadar toplam 274 kadın girişimci burslu eğitim aldı.



Global dünyanın gerektirdiği yönetim becerileri ve bilgi donanımları ile programdan mezun olan girişimci kadınların yüzde 80’e yakını işlerini ciddi oranlarda büyütmeyi başardı. Eğitim alan girişimci kadınların yüzde 83'ü mezunuyetlerinden 18 ay sonra işlerini büyütürken, yüzde 77'si ise yeni işe alımlar yaparak istihdama önemli bir katkı sağladı. İlk yılından itibaren büyük ilgi gören program kadın girişimcilere profesyonel bakış açısı ile beraber cesaret ve özgüven de aşılıyor. Program dördüncü yılında da işini büyütmek isteyen kadın girişimcilere yol göstermeye devam ediyor. Türkiye’de 2013 yılının ikinci yarısında toplam 130 kadının daha ücretsiz eğitim göreceği programdan yararlanmak isteyen kadın girişimcilerin 15 Temmuz 2013 tarihine kadar www.10000kadin.org adresinden başvurularını yapmaları gerekiyor.



130 girişimci daha seçilecek



Kadın girişimcilerin işlerini büyüterek global pazarda rekabet edebilecek düzeyde yönetim becerisi kazanmalarına destek olan program, 2013 yılında da 130 kadına daha ücretsiz eğitim verecek. Yeni dönem eğitimlerine işini büyütmeyi kendine hedef koyan, en az lise mezunu, işletme lisans veya yüksek lisans eğitimi almamış, daha önce bu tür eğitimlerden maddi koşulları nedeniyle yararlanamamış, en az iki yıllık iş tecrübesine sahip, 3 aya yayılmış 6 haftalık programa katılabilecek durumda olan bütün girişimci kadınlar başvurabilecek. 10.000 Kadın Girişimci Sertifika Programı’ndan yararlanmak isteyen kadın girişimciler www.10000kadin.org web sitesinden başvurularını yapabilecekler.


Bugüne kadar binlerce aday arasından büyük titizlikle seçilen 274 kadın girişimcinin yararlandığı proje tamamlandığında, Türkiye’de 400 kadın girişimci eğitim almış olacak. Nasıl Bir Eğitim ? 10.000 Kadın Girişimci Sertifika Programı kapsamında üç aya yayılmış bir süre içerisinde toplam altı haftada 182 saat eğitim veriliyor. Eğitimler; “girişimcilik ve sermayeye erişim”, “pazarlama ve satış”, “organizasyonel planlama ve süreç yönetimi”, “muhasebe ve finans”, “ticaret ve iş planı geliştirme” ve “iş planı değerlendirme” konularını içeriyor. Programı tamamlayıp sertifikasını alan her kadın girişimci, mezun olduğu günden itibaren en az bir yıl süre ile izleniyor ve işini büyütebilmesi için mentörlük ve koçluk hizmetlerinden yararlanıyor.



Mezunların özgüveni arttı



"Kendimi erkeklerin hakimiyeti altındaki iş dünyasında tek kadın gibi hissediyordum. Eğitimdendan sonra yalnız olmadığımı anladım..." "Bir kadın olarak iş hayatımda kendime artık çok daha fazla güveniyorum." "İşimi yapıyordum ama yönetmeyi bilmiyordum..." "Eğitim aldım, ciromu ve istihdamımı arttırdım..." cümleleri programdam mezun olan kadınların ortak değerlendirmeleri.



Elçin Dedebaş (5. Dönem): Kendimi nasıl geliştirebilirim diye düşünürken bir gün gazetede 10.000 Kadın Girişimci Sertifika Programı’na rastladım. Kısa bir araştırmanın ardından benim için faydalı olabileceğini düşünüp başvurumu yaptım. Ne mutlu bana ki kabul edildim. Eğitimim sırasında önümdeki uzun çalışma hayatım boyunca benim için faydalı olabilecek birçok bilgiye ulaşmamın yani sıra, bazen de karşılaştığım problemlerde kendimce uyguladığım yöntemlerin ne gibi yanlışlar doğurabileceğinin farkına vardım. Bu eğitimde kendimi geliştirebildiğim, birçok yeni dostluklar edinebildiğim ve de en önemlisi kendime olan özgüvenimi daha da sağlamlaştırabildiğim için başta Özyeğin Üniversitesi ve Goldman Sachs olmak üzere emeği geçip bizleri 10.000 Kadın Projesi çatısı altında toplayan herkese tüm kalbimle teşekkür ederim.



Emel Ayabakan (4. Dönem): Eğitimi aldığımdan beri işlerim %100 büyüme gösterdi. Firma olarak kurumsallaşmamızı tamamlamak adına eğitimde öğrendiğim bütün bilgileri kullanıyorum. İşimle ilgili her kararı daha bilinçli alıyorum. İş planımı takip ediyorum. Yaptığım değişimler sonucunda hem ben hem de yanımda çalışanlarım daha mutlu. Her karanlık gecenin bir sabahı vardır. 10.000 Kadın Programı benim bu sabahı görmemi sağladı ve devam ettirmemde büyük destek verdi, vermeye de devam ediyor.//milliyet.com

Read more
no image

İskoçya'daki Stirling Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, erkeklerin güzel kadınlara bakma eğilimi evrimden kaynaklanıyor.


Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan araştırma haberinde, kadınlar aşina oldukları erkekleri çekici bulurken, erkeklerin tanımadıkları kadınları tercih ettiği belirtiliyor. Bunun da erkek atalarımızın olabildiğince çok kadınla yatarak, genlerini aktarma güdüsünden kaynaklanabileceği vurgulanıyor.Kadınlarınsa çocuklarına bakabilecek, güvenilir eşler aramaları nedeniyle, kendilerine aşina erkekleri tercih ettiği söyleniyor.


Araştırmada, erkek ve kadın gönüllülere çeşitli yüz resimleri gösteriliyor ve ne ölçüde çekici bulduklarını söylemeleri isteniyor.


Daha sonra da, başta gösterilen resimlere yeni resimler eklenerek bir kez daha puan vermeleri talep ediliyor.


Erkek gönüllüler daha önce gördükleri kadın yüzlerini, yeni gördükleri yüzlere göre daha az çekici buluyor. Araştırmada gönüllülere aynı zamanda, gördükleri fotoğraflardaki yüzlerin, eşlerinin yüzlerine ne kadar benzediği soruluyor. Erkekler, eşlerine en az benzeyen yüzleri, en çekici yüzler olarak değerlendiriyor.

Read more
no image

Hoşlandığınız kişiyi etkilemenin ve sağlıklı bir ilişki yaşamanın kurallarını bugüne kadar bildiğiniz şekilde uygulamanıza rağmen halen bazı onularda hata yaptığınızı düşünüyorsanız sizler için bazı ipuçları derledik...


1- Kendi hayatınız olmalı


Kendi ayakları üzerinde durabilen ve sosyal hayatını erkek arkadaşlarına göre düzenlemeyen kadınlar, kendilerine güvenen bir imaj çizerler. Bu da erkekleri en az dış güzellik kadar etkiler. Üstelik sadece erkek arkadaşınızla değil, ailenizle, arkadaşlarınızla ya da tek başınıza zaman geçirmeniz, ilişkinizin dengesi açısından da olumlu olacaktır.


2- İlk adımı atan siz olmayın


Bu, üzerinde çok tartışılan ama sonuca varılamamış bir konu. Eğer ilk adımı siz atar ve buluşmaları siz ayarlarsanız, sizinle gerçekten mi ilgileniyor yoksa fırsatı mı kaçırmak istemiyor olduğunu asla öğrenemezsiniz.


3- Çekici olun, basit değil


İlişkinin ilk günleri, flörtün en yoğun olduğu zamanlardır ama bu dönemde ne fazla utangaç olmalısınız ne de fazla girişken. Aşırı çekici bir giyim tarzı ya da toplum içinde aşırı yakınlık göstermeler, elbette ki erkeklerin hoşuna gider ama ilişkiyi ciddiye almalarını da riske atar.


4- Değer verdiğinizi gösterin


Ona değer verdiğinizi göstermek için illa pahalı hediyeler almanıza ya da kendinizi ona adamanıza gerek yok. Günlük işlerinde ona küçük yardımlarda bulunarak da onu düşündüğünüzü gösterebilirsiniz.


5- Onu destekleyin


Arkadaşlarının ya da patronunun önünde egosunu tatmin edecek sözler söylemeniz, her zaman ona destek olduğunuzu hissetmesini sağlayacaktır. Yaptığı esprilere her zaman gülmeniz de aynı etkiyi yaratır.


6- Baskı yapmayın


Gün içinde sürekli onu aramak ya da gelecek planları yapmak isteyebilirsiniz ama kendinizi tutun. Bu tarz davranışlar, birlikte olduğunuz erkeğin kendini kapana kıstırılmış hissetmesine neden olabilir. Her şeyi ona söylemek zorunda değilsiniz, onu kendi haline bırakırsanız zaten planlar yapmaya başlayacaktır. Tabii sizi gerçekten istiyorsa.


7- Taviz vermeyin


Prensiplerinizden ödün vermeyin ve yapılan yanlış davranışlar karşısında sessiz kalmayın. Eğer aldatılmayı asla affetmeyeceğinizi bilirse, kendinize duyduğunuz saygı karşısında onun da size duyduğu saygı artacaktır. Aynı şekilde, evli ya da kız arkadaşı olan erkeklerle ilişkiye girmeyeceğinizi bilmesi de sizin için artı olacaktır.


8- İyi olanı seçeceğinizi bilsin


Her zaman dürüst ve güvenilir olduğunuzu ve hayatınızda da böyle insanlara yer vermek istediğinizi ona hissettirin. Eğer siz gideceğiniz yer hakkında yalan söylemiyorsanız, ondan da aynı davranışı beklemeyi hak ediyorsunuz ama önemli olan onun da böyle düşünmesi.


9- Aşk kadını olun


Evlilik için en önemli bağın aşk olduğunu düşünüyorsanız, bunu onun da bilmesini sağlayın. Onunla para, güven ya da prestij için beraber olmadığınızı bilmesi, size ve ilişkinize olan güvenini artıracaktır.

Read more
no image

Her kadının hayalidir ince ve sıkı bir karına sahip olmak.Özellikle göbek bölgesi yağlanması kadınları ciddi manada olumsuz etkilemekte ve huzursuzlaştırmaktadır. Bu sebeple sizlere bazı küçük tavsiyelerde bulunmak istedik.İşte ayrıntılar...


Sakız çiğnemeyin


Devamlı sakız çiğneyenler çiğnemeyenlere oranla daha fazla hava yutarlar ve karın bölgelerinde şişlik meydana gelir.


Bu nedenle sakız çiğnemeyin. Çoğu sakızlarda şeker, alkollü sorbitol ve xylitol gibi maddeler içerirler. Bu kadar ufak miktardaki maddeler bile sakız çiğneyenleri ince bağırsaklarında metan gazı yaratır. Gaz şikayetinden rahatsızsanız sakız çiğnemeyi bırakın.


Bu tür mide gazı sorunlarına çözüm olarak nane yaprağı çiğneyin ve dişlerinizi fırçalayın.


Dik oturun, Dik durun, Dik yürüyün


Birçok insanda yanlış duruş ve yanlış oturuş nedeniyle göbek çıkmaya başlar. Başınız dik, omuzlarınız geride olsun. Göğsünüzü öne doğru çıkarın. dik durmayı alışkanlık haline getirin. Duruş bozukluğu sadece kamburluğa neden olmaz hatta daha öncesinde kişide göbek sorununu ortaya çıkarır.


Lifli gıdaları tüketin


Cips, kurabiye gibi hiçbir besleyici değeri olmayan yüksek kalorili yiyeceklerden uzak durun. Bunların yerine sağlıklı, besleyici olan besinleri yiyin. Meyve, sebze ve tahıllı yiyecekler tüketin. Gün içinde bunları tükettiğinizde kendinizi tok hissedeceksiniz. Fazla kaloride olmamış olacaksınız.


Bol bol gülün


Gülmek hatta kahkaha atmak karın kaslarını çalıştırıyor. Gülerken karın kaslarının çalılması mekik çekme egzersizi kadar etkili oluyor. Günde 10 dakika kahkaha atmak karı kaslarını harekete geçirir. Karnınız ağrıyana kadar gülün.


Sağlıklı yiyeceklerden atıştırın


Sık atıştırma karın yağı oluşumunu önler. Çok fazla cıkmadığınız için çok fazla yiyemezsiniz ve daha az kalori alırsınız. Atıştırmak için ağır yemekleri kesinlikle tercih etmeyin. Vitamin, mineral, potasyum içeren gıdaları tüketin. Galeta, havuç, peynir, salatalık tercih edebilirsiniz.


Vücudunuzda tutulan suyu azaltın


tıpkı develerde olduğu gibi insan vücudundada zor anlar için su biriktirilir. Günde yeterince su içerseniz vücudunuz su tutmaktan vazgeçer. Suyun tutulduğu yerlerde gözle görülür incelme meydana gelir. Ayak bilekleri ve bel çevresi su tutulan bölgelerdir ve düzenli su içmeye başladığınızda tutulan su gider ve incelme görülür. Çay, kahve, soda, şekerli meyve suları yerine sade su içmeyi tercih edin.


Dengeli beslenin


Sadece sebze yada sadece et içerikli yemekler yemeğin. Haftada 1-2 kez et iyin. Protein bakımından zengin sebzeler tüketin. Yemeklerde az yağ kullanılmış olmasına dikkat edin. Doymuş yağlar içeren besinlerden uzak durun.


Alkol tüketmeyin


Alkollü içecekleri seviyorsanız ve özellikle bira tüketiyorsanız dümdüz karnı unutun. Bira göbeği adıylada karalanan alkollü içecekler karın bölgesinde aşırı yağlanmaya neden oluyor.


Yemeğinizi yavaş yavaş yiyin


Yemek yerken sakin olun, kimse önünüzden alıp götürmez. Yada düşmanınızmış gibi yemekleri çabucak bitirip kurtulmayın.


Acele ile hızlı hızlı yenen yemekler şişkinlik hissi yaratır. Yiyecekleri her ısırdığınızda yavaş ve iyice çiğneyin. Her lokmayı 10dan fazla çiğnemek gerekir. Çorba içerken bile çiğneyin! Sulu gıdaları ağzınızda biraz bekletirseniz tadını daha iyi alır ve daha kısa sürede doyarsınız.


Her öğünde yoğurt yiyin


Yoğurdun içindeki yararlı bakteriler sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar. günde en az bir kase yoğurt tüketmelisiniz.Yoğurdu taze meyve veya kurutulmuş meyvelerle beraber yiyebilirsiniz.


Yeterince uyuyun


gün içerisinde metabolizmanızı yüksek tutmanın ardından kaliteli bir uyku dönemine girersiniz. Bu durumda vücut uyurkende yağ yakımına devam eder. Kaliteli uyku sırasında sindirim sistemi iyi çalışır, böbrek çevresindeki yağlardan kurtulursunuz


Geceleri atıştırmayın


Uyumadan 2 saat önce ve geceleri uyanıp yemek yemeğin. Gece yedikleriniz sindirim için sabahı bekler, bu durum size yağlanma olarak geri döner.


Tuz tüketimini sınırlandırın


Türk kadınlarını ihtiyaçlarının 3 katı fazlası tuz tüketiyorlar. aşırı tuz tüketimi vücutta su tutulmasına ve şişkinliğe neden oluyor. Kadınlar günde 2300 mg fazlası tuzu tüketmemeleri öneriliyor. Bunu ayarlayamayacağımız için en iyisi yemek yaparken kullandığımız tuzun en az yarısını kullanalım.

Read more
no image

Cinsel yaşam insanın doğası gereği kendisi için en önemli unsurlardan biri olmuştur.Aslında tüm canlılar için önemli olan bu unsur insan için psikolojik etkenlerle birleşince farklı bir dünyaya işaret etmektedir.


Çiftler ne sıklıkla cinsel fantezi kuruyor?


A) Günde 1-2 defa


B) Haftada 1-2 defa


C) Ayda 1-2 defa


Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Cised’in 2300 kişi arasında yaptığı anket sonuçlarına göre, ankete katılanların yüzde 10’u günde 3-4, yüzde 30’u günde 1-2, yüzde 45’i haftada 1-2, yüzde 10’u ayda 1-2 ve yüzde 5’i de yılda 1-2 defa cinsel fantezi kuruyor.


Ne yapılmalı?


Cinsel fanteziler çiftlerin seks hayatını renklendirici güce sahip. Fakat her fantezinin gerçekleştirilmesi gibi bir zorunluluk yok. Eğer iki taraf da istiyorsa cinsel fanteziler gerçekleştirilebilir. Ama bu bir taraf için zorlayıcı, aşağılayıcı oluyorsa cinsel fantezilerin seks hayatına yarardan çok zararı olabiliyor.


Kadınlar arka arkaya boşalırken erkeklerin 45 dakika – 1 saat gibi bir toparlanma süresi oluyor. Kadınlar boşaldıktan 10-15 dakika sonra tekrar boşalma yaşayabiliyor.


İyi bir seks ne kadar sürmeli?


A) 45 dakika


B) 25 dakika


C) 10 dakika


Buradaki doğru cevap 45 dakika olmalı. Fakat Amerika’da yapılan ve International Sex Medicine Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada en ideal cinsel birleşme 7-13 dakika arasında olandır deniliyor. En iyi seksin kısa ama zevk veren olduğu söyleniyor. Fakat uzmanlar 30 dakika da sürse 10 dakika da sürse en iyi seksin her iki taraf için de kaliteli ve tatmin edici olan olduğunu belirtiyorlar.


Ne yapılmalı?


Terapist Sezen Salihoğlu ise “Ön sevişme çok önemli. Kesinlikle aceleye getirilen bir şey olmamalı. Çiftlerin birbirlerine dokunmaları gerekiyor. İki taraf da haz almalı. Ön sevişme çiftleri iyi bir cinsel ilişkiye hazırlıyor. Çiftler ön sevişme sayesinde gevşiyor ve uyarılma düzeyleri artıyor. Bu nedenle ön sevişme 20-30 dakika arasında sürmeli ve ön sevişmeden sonraki cinsel birleşme ise 5 dakikanın üzerinde olmalı. Bu da 15 dakika kadar olursa ideal olan toplam 45 dakikadır” diyor.


“Kadınlar erkeklere anne gibi davranabiliyor. Bu da çiftlerin cinsel yaşamını etkiliyor. Bize gelen hastalarımıza eğer bir erkek kanepede uykuya daldıysa üstünü örtmeyin, bırakın öyle uyusun çünkü siz annesi değilsiniz diyoruz.”


Seks oyuncaklarını kullanmak yanlış mı?


A) Evet


B) Hayır


C) Hiç düşünmedim


Cevap ‘hayır’ şıkkı olmalı. Terapist Sezen Salihoğlu, “Seks oyuncakları kişilerin görüşleriyle, inanışlarıyla ilgili oluyor. Ama çiftler eğer seks oyuncaklarını seviyorlarsa tabii ki kullanabilirler” diyor. Fakat bu oyuncakları kullanırken tarafların istekleri dikkate alınmalı. Taraflardan biri istemediğinde kullanmaya zorlanmamalı.


Ne yapılmalı?


Eğer kişi sadece bu oyuncaklardan zevk alıyorsa bu durumda kişinin bireysel olarak incelenmesi gerektiğini söyleyen Salihoğlu, “Eğer eşiyle birlikte olmak yerine sadece bu tür oyuncakları kullanmak istiyorsa bunun altında yatan sebeplere bakmak gerekiyor. Çocukluğa dönülerek kişinin ailesiyle olan yaşantısı, annesi ve babasıyla olan ilişkileri, geçmişteki travmalara bakılabilir; geçmişte yaşanmış tecavüz, taciz olabilir. 3-6 yaş arasında kız çocukların babaya, erkek çocukların da anneye aşık olduğu dönemde eğer taciz, tecavüz gibi travmalar, boşanma ya da babanın evi terk etmesi gibi olaylar yaşanırsa ileride Oedipus Kompleksi denilen durum ortaya çıkabiliyor. Bu durumu yaşayan kişi sevişme esnasında bir şeyden rahatsız olabiliyor ve partneriyle birlikte olamıyor. Oedipus Kompleksi yaşayan erkekler kadını annesi yerine koyduğu için sertleşme, erken boşalma sorunu yaşayabiliyor. Kadınlarda ise vajinismus görülebiliyor. Bu tür durumlar rahatsızlık veriyorsa cinsel birliktelik yerine seks oyuncakları tercih edilebiliyor” diyor.


Evlilik Terapisti ve Cinsel Terapist Sezen Salihoğlu merak edilen soruların cevaplarını verdi:


Kokunun cinsellik üzerindeki etkisi nedir?


Ten uyumu denilen bir şey var. Kişiden tiksinmeme, bir insanı rahatlıkla öpebilme, koklama ten uyumuyla ilgili. Biz çiftlere şunu söylüyoruz; yatağa girmeden önce mutlaka ideal ortamı yaratın. Sevişilecek ortamın ısısı, ışık ayarı, kişilerin sevişmeden önce mutlaka duş almaları, rahatlamış ve gevşemiş olmaları, dişlerini fırçalamaları, çok yemek yememeleri ya da aç kalmamaları, mesaneleri doluysa ihtiyaçlarını gidermeleri ideal ortamdır. Çünkü birçok çift arasında görülen birlikte olamama, cinsel tiksinti bozuklukları bu durumlara dikkat edilmediğinde ortaya çıkıyor. Çiftler bunu birbirlerine söyleyemiyor. Örneğin eşi kötü kokuyorsa açıkça bunu dile getiremiyor. Bu da cinsel ilişkinin kopmasına neden oluyor.


Oral seks cinsel hayatta önemli mi?


Oral seks kişiler tarafından isteniyorsa hijyen kurallarına uyulduğunda uyarma düzeyi yüksek oluyor. Cinsel yaşama fark da katabiliyor. Oral seks kötüdür düşüncesi yanlış bir düşünce. Her iki taraf için de uygunsa, temizliğe de dikkat ediyorlarsa oral seks yapılabilir.


Kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen cinsel problemler neler?


Kadınlar en çok vajinismus ya da orgazm olamama problemi ile geliyor. Erkeklerin ise neredeyse yüzde 70’i erken boşalma problemi yaşıyor. Her ikisinin de tedavisi var. Vajinismus kişinin birliktelik ile ilgili çevreden duyduğu yanlış söylemler, cinsel mitler nedeniyle ortaya çıkabiliyor. İlk gece korkusu olabiliyor. Kadınlar çevrelerinden kızlık zarı patlar, kanar gibi şeyler duyduklarında böyle bir sorun görülebiliyor. Erken boşalma ise erkeklerde ilk deneyimle ilgili olabiliyor. Ülkemizde ilk cinsel tecrübesini genelevde yaşayan erkekler, duygusuz ve acemice yaşanan cinsel birliktelik sonrasında ileriki cinsel yaşamında erken boşalma sorunu yaşayabiliyor.

Read more
25 Haziran 2013 Salı
no image

Uzmanlar, farklı ülkelerin beslenme alışkanlıklarını inceledi ve diyet sırlarını ortaya çıkardı. İşte İngiltere'den Tayland'a, 7 farklı ülkeden incelme önerileri...


İsviçre


Musli, İsveçliler için vazgeçilmezi diyebiliriz. Yulaf, meyve ve bazen kuruyemişlerden oluşan müsli, tam bir sağlık deposu. Ayrıca kilo kontrolüne de doğrudan etkili!


İsviçreli bilimadamları yaklaşık yüz yıl önce müsliyi hasta yiyeceği olarak bulmuş olsa da, İsveçliler şimdileri müsliyi kahvaltı niyetine ya da hafif bir akşam yemeği olarak tüketiyor.


Müsli, sindirimi kolaylaştırıyor ve daha uzun süre tok kalmayı sağlıyor. Yine de almadan önce içerdiği şeker oranı değişebildiği için paketin üzerinden kontrol etmek gerekiyor.


Macaristan


Macarlar turşuyu çok seviyor. Turşunun içindeki sirke kan şekerinin düşmesine ve yağ oluşumunun engellenmesine yardımcı oluyor. Turşu sevmiyorsanız, salatalarınıza sirke ekleyerek yemeği deneyebilirsiniz.


Taylanda


Tayland mutfağı acılı yemeklerde dünya sıralamasında önlerde yer alıyor. Acı biber metabolizma hızını arttırıyor ve yeme hızını yavaşlatmaya yardımcı oluyor. Hızlı yemek yendiğinde, beyin dolgunluk hissini algılayana kadar gereğinden fazla yemek yenmiş oluyor.


Polonya


Polonyalılar, aile bütçelerinin yalnızca %5'ini dışarda yemeğe harcıyorlar. Evde yemek yemeyen kişiler zararlı ve yağlı yemek yemeğe daha meyilli oluyorlar.


Malezya


Malezyalıların bol bol tükettiği körinin ana maddesi olan zerdeçal, içinde barındırdığı kurkiminle yağlarla savaşıyor.


İngiltere


Londra'da bir fast food zincirinin restoranına girdiğinizde kimse size "Mega boy olsun mu?" diye sormayacaktır. İngilizlerin diyet sırrı porsiyonlarında saklı!


Hollanda


Hollanda'da dört teker yerine iki teker daha popüler diyebiliriz. Bisiklet kullanımı yaygın olduğu için formlarını korumaları da daha kolay oluyor. Amsterdam'da trafik ışıkları bile bisiklet hızına göre ayarlı! Ortalama bir hızda bisiklet sürdüğünüzde, saatte yaklaşık 500 kalori harcarsınız.//elmaelma.com

Read more
24 Haziran 2013 Pazartesi
no image

 “Tatil, tatil” dediniz ve o gün geldi çattı. Her şey hazır, peki siz tam anlamıyla bir tatil geçirmeye gerçekten hazır mısınız? Kendinizi serin sulara bıraktığınızda hala ofisteki işleri veya ödemeleri mi düşüneceksiniz yoksa suyun serinliğinin, güneş ışınlarının, ayağınızın altındaki kumun tadına mı varacaksınız?  Karar sizin ama şunu unutmayın, tatilinize hak ettiği değeri vermezseniz dert haline getirdiğiniz her şey dönüşte daha da ağır gelecek.


- Bavulunuzu hazırlarken…


Unutmayın; iyi programlama hayat kurtarır. Giysi bavulunuzun yanına bir de hayali bavul hazırlayın; adı “çözüm bavulu” olsun. Siz dönene kadar evinizde, işyerinizde halledilecekleri, devredeceğiniz işleri, otomatik ödeme talimatlarınızı ve bunlara benzer her türlü işinizi bu bavula yerleştirin. Aklınızda hiçbir şey kalmasın. “Ben dönene kadar bu işler çözülecek” niyeti ile tatile giderseniz zaten işleriniz yolunda gidecektir. Bu bavulu hazırlarken de hiçbir şeyi atlamamayı öğreneceğiniz için kafanız rahat olur.


- Yola çıkmadan önce…


İşleri devrettiniz, çözüm bavulunuzu hazırladınız ve yola çıkmaya hazırsınız. Enerji teknikleri ve spiritüel yaklaşımlar üzerine çalışmaları da bulunan Ebru Demirhan bu aşamada kullanabileceğiniz farklı bir yöntem öneriyor: “Kendinizi bir çember içinde hayal edin. Bu çembere gökkuşağından bir renk verin. Onun yavaşça yukarı doğru çıktığını görün. Bir noktadan sonra çok hızlanacaktır. Evrensel sevginin merkezine bağlandığını bilin. ‘Bu çemberin içindeyken güvendeyim, korunuyorum, seviliyorum’ deyin ve buna inanın, duygusunu hissedin. Böylece o çember sizinle birlikte her yerde olacak, siz tatildeyken insanların sizi sadece çok gerekli olduğunda aramasını sağlayacak. Ancak çemberinizin sabun köpüğü kadar ince ve hafif renkli olmasına dikkat edin, aksi takdirde görünmez ve duyulmaz olmanız da mümkün.


Bedeninizi iyi tanıyın


Korunmasız şekilde güneş altında saatlerce kalanlar, aşırı alkol tüketimi nedeniyle hastanelik olanlar ya da alerjisi olduğu gıdaları tüketmeye kalkanların da tatilleri genelde hüsran ile bitiyor. Sağlıklı bir tatil için herkesin kişisel özelliklerini iyi bilmesi, kendine ve çocuklarına bu sürede iyi bakması gerekiyor. Çok para ödemenin çok iyi bir tatilin karşılığı olmayabileceğini, tatil satın almanın mutluluk satın almayacağını hatırlatan Ebru Demirhan, “Yaşamak istediklerinizi dışarıya değil, içeriye yöneltin. Kendinizi güzel bir tatil yapmaya gittiğinize ve bunun için elinizden geleni yapacağınıza ikna ederek yola çıkın. Tatile çıkacağınız gün, o güne kadarki sıkıntıların ölümü olsun. Tatili tıpkı anne rahminde gibi geçirin, dönüşte yeniden doğmuş gibi işe gidin. Neden olmasın?” diyor.


Yöneticiler ne bekliyor?


İyi bir tatil geçirmek sadece sizin isteğiniz değil; yöneticileriniz de sizin istediğiniz gibi vakit geçirip, dinlenmiş, canlanmış bir halde dönmenizi bekliyor. Eğer iyi bir tatil geçirmediyseniz bunun üzerine bir de iş yükü binince gerginlikler kaçınılmaz oluyor. İş yerindeki huzurunuz ve başarınız için tatilinizi iyi yönetmelisiniz.


Yola çıkmadan önce anlaşın


Çiftlerin tatile çıkmadan önce nasıl vakit geçirmek istedikleri konusunda anlaşma yapmalarını, tatil süresince de yapmak istedikleri farklı faaliyetler için birbirlerine anlayış göstermelerini öneren Ebru Demirhan, çocuklu ailelere ise şöyle sesleniyor: “En sıkıntılı durumu bütün tatili çocukları eğlendirmekle geçiren çiftler yaşıyor çünkü tatilden daha da yorgun dönüyorlar. Kendileri için hiçbir şey yapmamış oldukları için tatil işe yaramıyor. Oysa tatil boyunca çocukların bakımını paylaşarak birbirlerine zaman yaratabilirler. Öte yandan çocukları da biraz serbest bırakmak, her an yanlarında olmak yerine biraz uzaktan gözlemlemek gerekiyor. Toplum olarak çocuklarımızın etrafında ‘Aman bir şey olmasın’ diye dolaşmaya çok yatkınız ama bunu yapmayalım” diyor. Eşler arasındaki bir diğer önemli konu ise tatilde yaşanan kıskançlıklar oluyor. “Sahiplenmek güzeldir ama bu hayatı zehir etmeye gidiyorsa destek almakta fayda var. Eğer kıskançlık bir başka insanın hayatını daraltmaya gidiyorsa haddimizi aşıyoruz demektir” diyen Demirhan, evli olmayan çiftlerin birbirlerini tanımaları açısından ise tatillerin çok önemli fırsatlar olduğunu da vurguluyor.


En zoru geri dönmek


Ve tatil dönüşleri… Kimse tatilden dönmeyi çok istemez ama bazıları hiç istemez. Kendini ait hissetmediği işlerde çalışanlar, maddi kaygısı yüksek olanlar ya da aile içi ilişkileri yolunda gitmeyenler tatil dönüşlerinde gerçek hayatlarına adapte olmakta zorlanabiliyor. Ebru Demirhan bu hisleri yaşayanlara şunları söylüyor: “Geçici bir süre gittiğiniz yerdeki hayatın daha iyi olduğunu düşünmek, döndüğünüz yerdeki hayatınızı bu kadar ciddiye almak gerekir mi düşünmek lazım. Eğer sorunlarınız varsa öncelikle tatili bu sorunlara uzaktan bakmak için bir fırsat olarak kullanabilirsiniz. Örneğin denize girerken bir çözüm denizine girdiğinizi hayal edebilir, sürekli sorunda kalmak yerine çözümleri düşünmek için kendinizi eğitebilirsiniz.”


TATİLE GİTMEK ŞART DEĞİL! BİR GÜN İÇİN EZBER BOZUN


Beynin arasındaki kanalları Venedik kanalları gibi düşünün. Bu kanallar arasında küçük gondollarla sürekli veri aktarımı sağlayan bir sistemimiz var. O küçük su akıntıları ve gondolların alışverişi hep belli şeylere odaklanıyor; yapılacaklar, yöneticiye söylenecekler, alt kadroya söylenecekler, paranın dağıtılacağı yerler, çocuğun ihtiyaçları… Bir gün için durup “Bunların hiçbirine bugün ihtiyacım yok, yarın yine düşünürüm” deyip ezberi bozduğunuzda, bir gün için aynı saatte aynı yere gitmeyip aynı şeyleri yapmadığınızda tüm hücresel yapınız değişiyor. Nehir hala akıyor ama gondollar çalışmıyor, gondolcular da dinleniyor. Onlar dinlenmediklerinde ise bazen yanlış yerlere park edip bize hastalık olarak dönebiliyor. Hem bütünsel sağlığımız hem de bizimle beraber çevremizin huzuru için dinlenebilmemiz gerekiyor. Bunun için haftada bir gün sadece keyif aldığınız şeyleri yapın. Sinemaya gidin, arkadaşlarınızla buluşun, kitap okuyun ya da resim yapın…// Formsanté Dergisi

Read more
no image

İlişkinizin içinde dönüp dolaşıp aynı konular hakkında tartışırken içinizden bir his “Aslında beni rahatsız eden başka bir şeyler var ama adını koyamıyorum” diyorsa, kendinizi fark etmeye çok yaklaştınız demektir. Çünkü aslında her ilişki bizim farkında olmadığımız bilinçaltı kayıtlarımızdan etkileniyor.


Boşanma oranları hızla artsa da kadın ve erkek yine de en güzel düğünlerle, en mutlu yuvanın hayallerini kurarak evlenmeye devam ediyor. Herkes kendisinin bu işi başaracağını düşünerek, hayat arkadaşını koluna takıp yola çıkıyor ancak işler her zaman hayallerdeki gibi yürümüyor. Görünen nedenler kayınvalide, kayınpeder, çocuğun davranışı ya da geçim sıkıntısı olsa da aslında bunların altında fark edilmeyen bambaşka nedenler yatıyor. Farklı ailelerden, farklı çocukluklardan gelen iki insan aslında kendilerinin dahi farkında olmadıkları bilinçaltı kayıtları nedeniyle birbirlerini yıpratabiliyor.


Uzman Psikolojik Danışman Seçil Özbeklik’e evliliklerdeki sorunların görünmeyen nedenlerini sorduk. Uzm. Psk. Özbeklik, görünür nedenler üzerinden tartışmanın ve söylenenlere karşılık vermenin daha kolay olduğunu belirterek, “Ancak çoğu zaman yeterince sevildiğini, değer gördüğünü, anlaşılabildiğini hissetmemek, ihmal edildiğini düşünmek gibi sorunlar yaşanıyor. Bu duyguları ifade etmek de kolay olmuyor çünkü bunları söylediğinizde ilişkide çırılçıplak kalıyorsunuz. Hele bir de karşı tarafa güvenmekle ilgili bir sorununuz varsa ‘Ben senin beni sevdiğine inanmıyorum’ demek zor. Söylendiğinde ise karşı taraftan genellikle şöyle bir yanıt geliyor; ‘Ne alakası var? Bu senin paranoyan…’ Bu sefer de dinlenmediğinizi düşünmeye başlıyorsunuz. İşte tüm bu nedenlerle ilişkilerde sorunlar hep görünen nedenler üzerinden halledilmeye çalışılıyor” diyor.


İlişki; adeta üçüncü bir kişi


İlişki dinamiği deyince birçok faktörün bir arada yer aldığını belirten Uzm. Psk. Özbeklik, iki insanın farklı kişilik yapıları, çocukluk dönemleri, kadın-erkek oluşları, geldikleri ailede gördükleri evlilik, kadınlık, erkeklik modelleri ve bir ilişkiden beklentileri gibi farklılıkları olduğunu belirtiyor. “İki kişi böyle bir yerde ilişkiye başlıyor ve o anda bir üçüncü meydana geliyor” diyen Uzm. Psk. Özbeklik, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yani ortaya her ikisinden de izler taşıyan ama her ikisinden de bağımsız bir çocuk çıkıyor. İşte bir sorun başladığı anda, insanlar bu sorunu çözebilme becerisine sahip değilse ilişkiyi bozmaya başlıyor. Biri bir sorunu ortaya getirdiğinde, diğeri uygun şekilde cevap verebiliyorsa ilişki problemi orada çözülebiliyor. Ancak çoğunlukla diğeri de ilişkiye başka bir problemle gelmiş olduğu için verdiği karşılık, o problemi çözebilen değil, daha çok tetikleyen ya da zorlaştıran bir şey haline dönüşüyor. Ve ikisi bir arada problemi büyütmeye başlıyorlar” diyor.


Mutsuz evlilik hastalıkları getiriyor


Evlilik problemi ile fiziksel sağlık problemleri paralel ilerliyor. Kalp hastalıkları, mide bağırsak sorunları ya da kronik hastalıkların yanı sıra ruhsal sıkıntılar ve iş hayatındaki problemler de evlilikten etkileniyor. Yüksek lisans tezinde bu konuyu inceleyen Uzman Psikolojik Danışman Seçil Özbeklik, iş yerinde ya da trafikteki kazaların da evlilik problemlerine bağlı gelişen dikkat dağınıklığı ile yakından ilgili olduğunu söylüyor. Hangi sorunun diğerini tetiklediğini söylemenin yanlış olabileceğini belirten Uzm. Psk. Özbeklik, “Ancak evlilik probleminin diğer problemleri düzeltebileceğini ya da kötüleştirebileceğini bilmek gerekiyor. Bu nedenle evlilikte bir problem varsa ve bu çözülemiyorsa kişilerin mutlaka kendilerine dönüp bakması gerekiyor. ‘Ben acaba nerede yanlış yapıyorum?’ demeye başlayıp bunu paylaşabildikleri andan itibaren karşı taraf da yumuşuyor ve konuşulabilir hale geliyor. Ancak bu da olmuyorsa o evliliğin içinde çok uzun süre durulmamasını tavsiye ediyorum. Bu mutlaka boşanmak olmayabilir. Bazen evliliğin dışına çıkıp uzun süredir arzu edilen şeyleri yapmaya başlamak da bir çözüm olabilir. Herkesin kendine uygun olan yolu bulup o yolda ilerlemesini tavsiye ediyorum” diyor.


Farklılıkları kabul edin


Kromozom özelliklerinden yetiştiriliş tarzlarına kadar birbirinden çok farklı olan kadın ve erkeklerin, eşlerini kendilerine benzetmeye çalışmamaları gerektiğini belirten Seçil Özbeklik, “Farklılıklar olacak ki ilişki zenginleşecek. Eğer erkeğin kadın gibi düşünmesini bekliyorsanız bir kadınla birlikte olmanız gerekiyor. Bir erkeğe sürekli futbol izlemesini neden istemediğinizi doğru anlatmayı becerebilirseniz, sizin tarafınızda neler yaşandığını tahmin edebilir ama hiçbir durumda sizin arzu ettiğiniz cevabı veremeyecektir. Bu diğer konularda da böyle olacaktır. Bunu baştan kabul etmek gerekiyor” diyor.


Bu örnek size tanıdık gelecek


Daha anlaşılır olması için bir örnek vermesini istediğimizde Uzm. Psk. Seçil Özbeklik, özellikle 80’li yıllar sonrası birçok çiftin deneyimlemiş olduğu bir örneği şöyle anlatıyor: “Erkek, annenin çalışmadığı, sadece çocukları ile ilgilendiği bir aileden geliyor ve annenin müdahaleci olmasından rahatsız, beklenti olarak zihninde şunu canlandırıyor; benim eşim çalışıyor olmalı, biz hayatı birlikte paylaşıyor olmalıyız. Kadın ise şöyle bir beklenti içinde; annem çok yoruldu, bunaldı, saçını süpürge etti, babam tarafından hırpalandı, ben böyle olmayacağım, çalışacağım, eşim de bu anlamda bana yardımcı olacak. Bu iki insan karşılaştığında muhteşem bir ilişkinin ortaya çıkacağı düşünülüyor. Oysa diğer taraftan bu iki insanın da bilinçaltlarındaki kadın modeli şu; kadın evde oturur, her şeyi yapar, çocuklarla ilgilenir, erkeğine de çok iyi bakar. Her şey çok güzel olacak diye beklenirken, zihinlerindeki modeller birbiri ile uyumlu iken evliliğin içinde eski modeller devreye giriyor. İşte bilinç dışının tam da ortaya çıktığı yer burası….


Erkek bir süre sonra ‘Beni yeterince seviyor olsaydı gömleğimi ütülerdi, akşam ne yiyeceğimizi planlardı.Ama yapamıyor. Dağınık da…’ diye düşünmeye başlıyor. Başlangıçtaki çalışan kadın arzusunu hatırlamıyor. Kadın da aynı şekilde bir taraftan çalışan kadın olmak istiyor, diğer taraftan da ‘Annem kadar iyi değilim, evim de dağınık, eşim de mutlu değil’ diye düşünüyor. Her işe yetişmesi, ütü de, market alışverişi de yapması gerekiyor ve sonunda beziyor, hassaslaşıyor. Böyle bir yerde erkek yeterince sevilmediği hissi ile “Ütüleri yapmadın” dediğinde, kadın depresif bir modla karşılık veriyor. Kadın zaten yetersizlik hissi içinde ve kızgınlık, içerleme, başka bir yerden saldırıya geçme şeklinde karşılık veriyor.”


Bütün kabahat anne-babamızda mı?


Çocukluk hayatı içinde herkesin mutlaka yara aldığını belirten Uzman Psikolojik Danışman Özbeklik, her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışsalar bile çocuğun sürekli değişen isteklerine adapte olamamak nedeniyle her anne-babanın hata yapma ihtimali olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla çocuğun bir yerde mutlaka örselendiğini belirten Uzm. Psk. Özbeklik, “Aile hayatında iflaslar, kayıplar, ayrılıklar gibi beklenmedik olaylar da oluyor. Tüm bunlar devredeyken yeterince iyi anne-baba olunamıyor. İşte tüm bu nedenlerle hepimiz bir miktar örseleniyor ve ilişkilere dair yanlış yargılar içerisinde oluyoruz. Ama bu sosyal ilişkilerimizi, kişilik yapılarımızı etkilemeyebiliyor. İyi işlerimiz, iyi arkadaşlıklarımız olabiliyor. Ne zaman ki iş yakın ilişkilere geliyor, o andan itibaren eski yaralar devreye giriyor” diyor.


Bilinçaltı bunu niye yapıyor?


Bilinçaltı zaten yara almışken aynı yarayı neden tekrar canlandırıyor. Seçil Özbeklik bunun yanıtını da şöyle veriyor; “Bilinçaltı şöyle çalışıyor; bir yaram varsa onu halletmek istiyorum. Aynı duruma tekrar gireceğim, aynı sahneyi tekrar yaşayacağım ve oradan sağlıklı bir şekilde çıkacağım. Aslında bu bir iyileşme yöntemi. Her iki taraf da aynı şekilde yaralanmış oluyor ve tıpkı bir yap-boz gibi birbirlerini tamamlıyorlar. Birleştikleri nokta aslında tüm yaraları çözmek adına çok önemli bir yer, bir şans. Eğer bunu değerlendirebilirse çok şanslı olarak yaşamlarına devam ediyorlar. Yaraları iyileştirmek için bir diğer şans ise çocuk sahibi olmak…”//formsante.com

Read more
no image

Evet belki onun yalancı olduğunu ilk görüşte anlayamazsın ama bazı davranışları vardır ki onun çok iyi bir yalancı olduğunu farkettirebilir. İşte iyi bir yalancının 18 genel özelliği...


Davranışları manipülatiftir (yönlendirme yeteneğine sahiptirler)


Makyavelciler pragmatik yalancılar olup, hiçbir şeyden korkmazlar ve endişe duymazlar. Bunların sürekli dolap çevirdiklerini ve planlarını çok akıllıca kurguladıklarını belirten Psikolog Vrij şöyle söyler;


“Konuşurken sizi etkileri altına almaya çalışırlar. Ancak bunu yaparken son derece rahattırlar ve özgüvenleri tamdır.”


Rol yaparlar


İyi aktörler iyi yalan söyler; izleyicilerin yalanlarına kandığını görünce özgüvenleri artar.


İfade yetenekleri çok gelişmiştir


İnsanlar üzerinde iyi izlenim bırakırlar. Böylece dikkatleri farklı yöne çekerek insanların düşüncelerine tecavüz ederler.


Fiziksel olarak çekicidirler


Haklı veya haksız, güzel ve yakışıklı insanların, çirkin ve itici tiplerden daha dürüst olduğuna inanılır.


Doğal performans sanatçılarıdır


Bu insanlar ani değişikliklere çok kolay uyum sağlarlar ve bunun yaparken de çevrelerini kolayca kandırırlar.


Yalan konusunda deneyimlidirler


Daha önce yalan söylemeye alışık olan insanlar korku ve suçluluk gibi duygularını örtbas etmekte ustadırlar. Oysa deneyimsiz bir insan bu duyguları davranışlarına yansıttığı için kendisini ele verir.


Özgüvenleri tamdır


Her şeyde olduğu gibi kendinize güvendiğiniz zaman mücadeleyi yarı yarıya kazanmış sayılırsınız. İnsanları kandırma konusunda yeteneklerinize güvenmeniz şarttır.


Duygusal kamuflaj


Yalancılar gerçek duygularını maskelemekte ve bunların tam tersi bir izlenim uyandırmakta ustadırlar.


İyi hatiptirler


Etkili konuşma yeteneğine sahip olan yalancılar, sözcüklerle oynayarak dinleyicilerin kafasını karıştırırlar. Sorulara verdikleri yanıtların, soru ile ilgisi olmadığı için dinleyici ne sorduğunu bile hatırlayamaz.


Hazırlıklıdırlar


Her soruya hazır bir yanıtları olduğu için tereddüde yer bırakmazlar. İnsanlar hızlı yanıtların doğru olduğuna inanır.//elmaelma.com

Read more
no image

HER SABAH AYNI GIDALARI TÜKETİN


Son yapılan bir araştırma, hergün aynı gıdaları alan kadınların, 24 saat boyunca ortalama 100 kalori daha az tükettiğini ortaya koydu. Bunu yapmanın en iyi zamanı sabah saatleri. Vücudunuz gece boyunca perhiz yapıyor ve kalktığınızda yeni bir güne hazırlanıyorsunuz. Her zaman yaptığımız gibi güne yoğurt ve çay üzümü ile güçlü bir başlangıç yapın. Bu ikili bol protein ve vitamine sahip ayrıca açlığınızı bastırmanıza da yardım edecektir.


YEMEKLERİNİZİ HAFTALIK YAPIN


"Pazar akşamları ailenin bir araya geldiği zamandır. Tüm hafta yetecek yemekler yapmak üzere mutfağa gireriz. Genelde ana öğün için yemekleri sonraki bir veya iki güne kalacak şekilde fazla yaparız. Ardından sonraki akşamlar için çorba çeşitleri ve yavaşça kaynayarak hazırlanan yemekler yaparız. Daha sonra bunları derin dondurucuya koyarız. Biz bunun için cam kapları tercih ediyoruz."


Bunları yanı sıra bol miktarda yaş sebze hazırlayıp bozdabında depoluyoruz. Bunları hafta içinde aperatif olarak mikro dalga fırında ısıtıp ya da çiğ olarak fıstık ezmesiyle birlikte tüketiyoruz. Fıstık ezmesi her yerde kolayca bulunabilir, besin değeri yüksektir ve tok kalmanıza yardımcı olur.


HERŞEYİN TAZESİNİ SATIN ALMAYIN


Sağlıklı gıdaları ucuza tüketmek biraz yaratıcılık gerektirebilir fakat USDA'nın yaptığı son araştırma, porsiyon başı fiyat analizi yapıldığında, sağlıklı bir yiyecek ile abur cubur yiyeceklerin aynı maliyette olabileceğini gösteriyor.


Fiyatları yükselten şey o gıdaya ulaşılabilirliktir, donmuş veya kutulanmış gıdalar alabilirsiniz. Bunlar taze olanlarıyla besleyicilik olarak benzer değerlere sahiptir.


Hatta bazı durumlarda daha da besleyicidirler. Normalde bir ürün hasat edilir edilmez besin değerlerini kaybetmeye başlar. Ancak dondurulmuş veya kutulanmış yiyecekler genelde tazeliklerinin en iyi olduğu sırada ambalajlandıkları için azami besin değerine sahiptir. Ayrıca sebze, meyveleri sezonunda tüketin. Bizim stratejimiz şu oluyor: Çay üzümlerini bol ve ucuz olduğu dönemde satın alıyoruz, ardından da yıl boyunca yiyebileceğimiz şekilde derin dondurucuya atıyoruz.


Bunun için şunları deneyin: Dondurulmuş mısır, dondurulmuş yeşil fasulye, dondurulmuş kiraz, dondurulmuş böğürtlen ve kutulanmış domates.


KENDİNİZE SEVDİĞİNİZ BİR AKTİVİTE BULUN


Amerikalılar, verdikleri kiloların üçte birini hemen o yıl içinde geri alıyor, sonraki üç veya beş yıl içinde de eski kilolarına geri dönüyor.


Bunun nedeni, kilo verdikten sonra birçok insanın eski alışkanlarına dönmesidir. Fakat keyif aldığınız her zaman yapabileceğiniz egzersizler bularak bu trendin önüne geçebilirsiniz. Bulmakta zorlanmamanız için bilgisayarınızda veya DVD çalarınızda sevilen bir yoga videosuna eşlik edebilirsiniz veya bir partnerle bir balo salonu veya dans okuluna yazılabilirsiniz.


BİR LOKMA TADINA BAKIN


Hayat ya hep ya hiç değildir. Araştırmalar gösteriyor ki, yemekteki en büyük tatmini ilk lokmada alıyoruz. Kendinize bir lokma almaya izin verin, bunu ağzınızda yavaş yavaş çiğneyerek tadını alın, ardından da yemekten uzaklaşın. Bir parça pasta yerim, bunu ağzıma yayıp, temizledikten sonra başka bir faaliyete yoğunlaşırım.


İŞİ KOLAYLAŞTIRIN


Vücudunuzu çalıştırırken çok enerjik olmak gerekmiyor. Yeni bir araştırma, yürümek gibi düşük yoğunluklu egzersiz yapan insanların, daha kısa fakat yoğun egzersiz yapmaktan daha fazlasını kazanmış olabileceğini gösteriyor. Bir adım ölçer alın, bunun ne kadar kolay ve faydalı olduğuna şaşıracaksınız.

Read more
no image

Tabaklar, sunumlar, ışıklar, renkler ve kokular iştah açabiliyor. Diyetisyen Canan Aksoy, Cosmopolitan dergisine kilo aldıran tuzakları anlattı...


KALABALIK İŞTAH AÇIYOR


Kocaman aile sofraları ve arkadaşlarla yenen yemekler; sofrada uzun süre kalmanıza ve fazla yemenize neden olur. Ne kadar yediğinizin farkına varmakta da zorlanırsınız. Bu gibi durumlarda masada yemeğe başlayan en son kişi olmaya özen gösterin. Yemek yeme temponuzu düşürmek için her lokmadan sonra çatal-bıçağınızı sofraya bırakın. Ne kadar yiyeceğinize önceden karar verin.


GEÇ YATMAK KİLO ALDIRIR


Büyüme hormonu gece 22.00'den itibaren salgılanmaya başlar. Bu nedenle 22.00- 02.00 saatleri arasında uykuda olmak şart. Sadece büyüme hormonu için de değil; melatonin, kortizol gibi hormonların düzgün salgılanması için de yeterli ve düzenli uyku şarttır. Hormonlarımız düzensiz çalıştığında kilo almaya yatkınlığımız artar. Ayrıca uyanık olduğunuz sürece acıkmasanız bile atıştırırsınız.


TABAKLAR BÜYÜDÜKÇE KİLO ARTIYOR


Temizlenmiş bir tabakla, doygunluk arasında direkt bağlantı vardır. Tabaklar büyüdükçe, içine koyduğunuz yiyecekler az görünür. Halbuki normal bir kase veya servis tabağının içinde yiyecekler daha makul büyüklükte görünür. Bu sebeple evimizde kullandığımız kase, tabak ve bardakların hatta kaşıkların mümkün olduğunca küçük olmasına dikkat etmeliyiz.


TELEVİZYON İZLERKEN YEMEK YEMELİ MİYİZ?


Çok fazla televizyon seyreden kişilerin hareketleri azaldığı için kilo almaları kolaylaşır. Yemek yerken başka şeylerle ilgilenmek, kilo almamızı birkaç şekilde etkiler ve yemek yemeye yönlendirir. Ne kadar yediğimize dikkat edemeyiz ve yemek faslı çok daha uzun sürer. Bu nedenle öğünleriniz sırasında yemeğinizle baş başa olun. Zihninizi meşgul eden şeylerden uzak durun.


RENK VE SES FAKTÖRÜ


Yemek yediğiniz yerin atmosferi, orada daha uzun süre kalmanıza ve daha fazla sipariş verip çok yemenize neden olabilir. Yumuşak bir aydınlatma ve slow müzik, sakin ve huzurlu hissetmenizi sağlayacağı için daha uzun süre masada kalırsınız. Masada uzun süre kalınca da fazladan bir kadeh içebilir veya tatlı yiyebilirsiniz. Daha aydınlık ve gürültülü ortamlarda da yemek yeme hızınız artacaktır. Bu da aşırı yemenize sebep olur. Bu tip yerlerde kadehiniz boşalmadan tazelenmesine izin vermeyin. Ekmek sepetinin masadan kaldırılmasını rica edin. Tatlı veya alkolden birini tercih edin.

Read more
23 Haziran 2013 Pazar
no image

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz.
Askeri harekât, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En doğru, en hakiki tarikât, medeniyet tarikatıdır.
Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir.
Arkadaşlar! Gidip, toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.
Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.
Bu memleket tarihte Türk’tü, o halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Biz doğrudan doğruya millet severiz ve türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı türk topluluğudur.
Biz türkler, ruhen demokrat doğmuş bir milletiz.
Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım.
Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.
Ben gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.
Benim fıtratımda bir gayritabiilik varsa, türk olarak dünyaya gelmemdendir.
Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle iş birliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.
Biz ne bolşevikiz, ne de komünist: ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkar bir millettir.
Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir.
Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.
Bizim milletimiz, vatanı ıçin, hürriyeti ve egemenliği ıçin fedakâr bir halktır.
Bütün ümidim gençliktedir.
Bir türk dünyaya bedeldir.
Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.
Büyük şeyleri büyük milletler yapar.
Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe direnmek lazımdır.
Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
Birbirimize vereceğimiz işaret şudur: ileri, daima ileri.
Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz.
Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur.
Bir dine tabii olunması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.

Read more
no image

Haftada üç defa mı yoksa ayda bir defa mı? 15 dakika mı yoksa 1 saat mi? Bu soruların cevapları uzun zamandır sadece zihninizi değil yatağınızın içini de meşgul ediyorsa cevapları yorganın altından çıkarma vakti geldi demektir.


Haftada kaç gün seks yapmak normaldir?




  • A) Haftada iki

  • B) Haftada bir

  • C) İki haftada bir


Cevap: B


20’li ve 30’lu yaşlardaki birçok kişinin cevabı haftada iki defa olacaktır. Bu sayı iki yıldan fazla süren ilişkilerde genelde ayda altı defa olarak belirtiliyor. Cinsel ilişkiye girme sayısı çoğunlukla ilişkilerin süresiyle ilgili olabiliyor. Evlilik Terapisti ve Cinsel Terapist Sezen Salihoğlu bu sorunun cevabını şöyle açıklıyor;


“Cinsel ilişkiye girmek için standart bir sayı yok. Tamamıyla kişilerin isteklerine, ihtiyaçlarına göre ayarlanabiliyor. Ama yapılan araştırmalar haftada iki defa seksin normal olduğunu ortaya koyuyor. Biz de bu nedenle haftada iki idealdir diyoruz ama isteniyorsa tabii ki daha fazla birlikte olunabilir.


Cinsellik sadece cinsel organların ilişkisi değil. Daha çok dokunarak, sevişerek, haz vererek ve alarak,ruhun paylaşılması demek. Kişilerin yoğunlukları, stresleri, ruh durumları, ilişki problemleri cinsel birlikteliği de azaltabiliyor.Cinsel birlikteliğin azalması ise ilişkiyi zedeleyebiliyor” diyor.


Ne yapılmalı?


Cinsel hayatı renklendirmek için aşk oyunları uzmanların ilk tavsiye ettikleri şeyler arasında geliyor. Çiftler ilk birlikte olmaya başladıklarında, evlenmeden önce birbirlerine nasıl davranıyorlardı, neler paylaşıyorlardı bunları hatırlamalı, daha sonra bunu bir liste haline getirmeli ve bunları evliliklerinde de uygulayıp,hayatlarına renk katmalılar.


Cinsel Terapist Sezen Salihoğlu, “Birbirleriyle tekrar randevulaşabilirler, evde birlikte olmak yerine otelde bir gece geçirebilirler. Bu tür paylaşımlar arttığında cinsel hayatları renklenebilir. Cinsel fanteziler kurabilir, yeni teknikler öğrenebilirler” diyor.

Read more
22 Haziran 2013 Cumartesi
no image

Hindistanlılar kafalarını konuşurken sağa sola salladıklarında bu memnuniyet belirtisidir


Singapur`da sakız çiğnemek yasaktır.


Yine İtalya'da otel odanıza giren hırsızı dövmek suçtur.


İtalya'da Spagetti'ye makarna demek hakarettir.


İskoçya'da içkiyi geri çevirmek hakarettir.


Rusya'da taksi şoförleri ile akademik bir tartışmaya girmeyin. Çoğu üniversite eski öğretim üyesidir.


Japonya'ya seks dergisi sokmak yasaktır.


Sumatra'da küçük çocukların resmini çekmek yasaktır. Dişlerinin gelişmesini önler inancı hakimdir.


Avustralya'da yasiniz 65'in üzerindeyse geneleve girmek için sağlamdır raporu gerekir.


Panama'da çok güzelseniz size yüzde 20'ye varan indirim yaparlar.


Nijeryalılara sırtınızı kremletmeyin. Onlara göre beyazların derisi yoktur.


Endonezya'da pazarlık sırasında satıcı parayı yere atarsa son fiyat anlamına gelir.


Rusya'da erkek erkeğe dudaktan öpmek sevgi ve saygıyı gösterir.


ABD'de erkek erkeğe öpüşmeyin. Adınız çıkar.


Çin'de sakin kadeh kaldırırken ''Çin Çin'' demeyin. Erkeklik organı anlamına gelir.


Bikini adalarında bikini giymek yasaktır.


Bahama Adalarında çiçekli etek giymek koca arıyorum anlamına gelir.


Japonya'da çatal, kaşık yerine kullanılan Çubukları tabağa çapraz koymak hakarettir.


Tibet'te çay bardağını iki elinizle avuçlamazsanız saygısızlık etmiş olursunuz.


Endonezya'da küçük çocukların başını okşamayın, yoksa zekaları gelişmez.


ABD'de trafik polisi sizi durdurursa elleriniz direksiyon üzerinde put gibi bekleyin.Hareket ederseniz vurulabilirsiniz.


Çin'de yere tükürmek serbesttir. Balgamın üzerine basmak yasaktır.


Kolombiya'da gece sakın kırmızı ışıkta durmayın. Soyulursunuz.


Hindistan'da sokakta tuvaletini yapanlara tepki göstermeyin. Yasaldır.


Moğolistan'da Islık çalmayın. Kötü ruhları davet etmiş olursunuz.


Japonya'da üç kişinin resmini çekmeyin. Şansınızı kapatır.


Şili'de lokantada ellerinizi karnınızın üzerine koyun. Yoksa servis yapmazlar.


Nepal'de ayak üzerinden atlamayın. Kötülüğü simgeler.


Yunanistan'da sakın Türk kahvesi istemeyin. Türk kahvesinin adı bu ülkede Yunan kahvesidir

Read more
no image

İlk buluşmada arada sessiz dakikalar yaşanırsa, karşınızdaki çok konuşkan değilse birtakım konular açarak sessizliği bozar mısınız?


Bir başka tartışma konusu da hangi konuları daha ilk buluşmada konuşmak yersiz olur?



İlk buluşmada neler konuşulur, neleri konuşmamak gerekir, hangi konular ilk buluşmaya uygun değildir, sizler için cevaplar aradık, işte bazıları:



Sakin olun, böylece kendinizi daha iyi ifade edersiniz ve her şey daha güzel olur.



İlk buluşmaya mümkün olduğunca sade şekilde gitmekte fayda var. Hem fiziken hem de ruhen! Bir nebze süslenip püslenmek elbette iyidir ama içinde rahat olmayacağınız bir kıyafet, alışık olmadığınız saç ya da makyaj size kendinizi rahatsız hissettirir. Diğer yandan rol yapmak, kameralara oynamak da doğru olmayacaktır. Bu işin sonrası var! ; )



Kendine güven iyidir ama fazla da abartmamak lazım. "Ben şöyle iyiyim, böyle süperim." gibi söylemler hem karşınızdakini korkutur, hem de sizi komik duruma düşürebilir. İzin verin, o sizi bu tarz cümlelerle değil, gözlemleyerek tanısın.



Sohbete başlamak zordur. Başlangıç olarak günlük hayatınızdan, boş zamanlarınızda ne yaptığınızdan,nerede yaşadığınızdan, iş hayatınızdan, arkadaşlarınızdan bahsedebilirsiniz. Ortak ilgi alanları bulup, bunların üzerinden konuyu geliştirebilirsiniz. Mesela ortak sevdiğiniz bir film veya müzik türü hakkında sıkı bir konuşma yapıp, onu etkileyebilirsiniz. Eğer ilk buluşmada kilitlenip ne konuşacağınızı şaşıracağınızı düşünüyorsanız, yolda kafanızda ufak tefek konu başlıkları düşünebilirsiniz.



Aşk, birliktelik gibi konular ilk seansın konuları olmazsa iyi olur. Daha ilk buluşmada kaç çocuk istediğinizden veya gelecekte ikiniz hakkındaki planlarınızdan bahsetmeyin. Karşı taraf korkabilir, korkmasa da bu ona samimi gelmeyebilir. Ayrıca eski kız/erkek arkadaşlarınızdan, ilişkilerinizden bahsetmek de ilk etapta hoş olmayabilir, bırakın mazi mazide kalsın. En azından şimdilik.



Para, pul, kazanç konuları da ilk buluşma için uygunsuz konular arasında yer alıyor. Ne azlığından yakının,ne çokluğundan kabarın; her ikisi de soğuk ve itici bir hava yaratır. Karşılıklı sus pus olmamak adına hemen de tuttuğunuzun takımın o hafta aldığı galibiyetten bahsetmeyin. Tamam spor da güzeldir, konuşulmalıdır ama belki de karşısınızdaki o kadar ilgili değildir.



Vücut dili önemlidir. Aşırı el-kol hareketi, gözleri kaçırma, sürekli parmaklarınızla oynamak sizi karşı tarafta güvensiz olduğunuz düşüncesini yaratacaktır... Bu nedenle direkt göz temasına dikkat, hem konuşurken hem de onu dinlerken gözlerinin içine bakın!



Buluşacağınızı bilen ve üstüne üstlük meraklı arkadaşlarınız varsa, cep telefonunuzu sessiz moduna almanızda fayda var.



Konuşmak kadar dinlemek de önemli. Onu dinlemeyi unutmayın!

Read more
no image

Atatürk Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, kadınların daha çok "dram", erkeklerin ise "aksiyon" türü diziler izlediği belirlendi.


Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yıldız Akpolat başkanlığında, birinci sınıf öğrencileri Duygu Tosun, Adem Dündar, Duygu Pınarbaşlı ve Kübra Gözcü, "Dizi İzleme Alışkanlıklığı ve Dizilerin Topluma Etkisi" konulu anket çalışması yaptı.


Erzurum halkının dizileri seçerken nelere dikkat ettiğini ve dizilerden ne derece etkilendiğini belirlemek amacıyla, kentte farklı semtlerde oturan 150'si kadın 400 kişiye anket uygulandı.


Cinsiyet, yaş aralığı, eğitim durumu, meslek, dizi izleme alışkanlığı, günde ortalama kaç saat dizi izledikleri, hangi tür diziler izledikleri, dizilerin popülaritesinin etkisi ölçülerek incelenen çalışmada,kadınların erkeklere göre daha fazla televizyon izledikleri ve dizileri devamlı takip ettikleri tespit edildi.


Kadınlar "dram" türü diziler izlerken, erkeklerin "aksiyon" filmleri tercih ettiği belirlendi.


Öğrencilerden Duygu Pınarbaşlı, "İnsanlar dizi izlerken neleri seçiyorlar? Dizilerde kullanılan sansürleri,akıllı işaretleri dikkate alıyorlar mı?" sorularına cevap bulmak için araştırma yaptıklarını söyledi.


Araştırmada kadınların dizileri daha çok takip ettiğini belirlediklerini anlatan Pınarbaşlı, "Erkekler meslek durumundan dolayı daha düzensiz ve 21.00-00.00 saatleri arasında dizileri takip ediyor. Türlerine baktığımız zaman ise erkekler daha çok polisiye, macera, bilim kurgu türleri, kadınlar ise daha çok dram ve duygusal içerikli dizileri izliyor" dedi.


Duygu Tosun da dizilerin insanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:"Dizilerin,gelişmekte olan özellikle lise dönemindeki gençlerin üzerinde çok olumsuz etkileri var.İnsanlar, dizilerdeki oyuncuların giyim tarzlarını, kişilik özelliklerini alıyor. Ev hanımları bile dizilerdeki karakterlerle kendilerini bir tutmaya çalışıyor. Kadınlar günlük 6 veya 10 saat, erkekler 3-4 saat dizi izliyor."

Read more
no image

Seks hayatınıza daha çok mutluluk ve zevk katmak için bu 10'luyu iyi bilmeniz ve bu sırları çözmeniz gerekiyor.


İşte mutlu bir seks hayatı için bilmediğiniz 10 sır!

Yaşlanmak orgazmda zirve yapmaktır


Yaşlanmak seks hayatının bitmesi değil, orgazm olma şansının zirve yapması anlamına geliyor. Yeni bir araştırma, 36-45 yaş aralığındaki kadınların yüzde 63’ünün her seks yaptıklarında orgazma ulaştıklarını gösteriyor.


Daha genç kadınlardaysa bu oran yüzde 28. 65-74 yaş arasındaki kadınların bile yüzde 53’ünün cinsel hayatları aktif şekilde devam ediyor.

Kadınlar zihnen daha çok aldatıyor


Araştırmalar kadınların erkekleri zihnen daha sık aldattıklarını ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 80’i tanıdıkları bir erkekle ilgili fanteziler kurarken, erkeklerin yüzde 75’i yalnızca pornografik görüntüleri hayal ediyor.


Erkekler için beğendikleri bir kadınla seks yapmayı hayal etmek zor değil, ancak porno dergilerinde gördükleri kızlar dururken o kadar çaba sarf etmeye değmez. Kadınlar ise fantezi nesnelerine kanlı canlı bir karakter eklemek istiyorlar.

Emziren bir arkadaş libidonuzu artırabilir


Kokuların cinsel hayatımız üzerinde güçlü bilinçaltı etkileri olduğunu biliyor muydunuz?
Süt veren kadınların yaydığı koku, etraflarındaki tüm kadınların libidosunu yüzde 50 artırabiliyor.


Feromon hormonları kadınlara, “Artık senin de hamile kalma zamanın geldi” mesajı veriyor ve sekse yönlendiriyor.

Kadınlar da porno sever


Tahmin edilenin aksine kadınlar da cinsel hayatlarını renklendirmek için erkekler kadar porno izliyorlar. Üstelik pek çoğu porno eşliğinde sevişecek kadar cesaretli. Eğer siz de merak ediyor ama aşırı şiddet içeren görüntülerle karşılaşmaktan korkuyorsanız, seçim konusunda eşinizden yardım alın.


Cinsel güdüleriniz genetik olabilir


Boş bir beyaz sayfa gibi değil, bazı donanımlarla doğuyoruz. Dolayısıyla seks güdülerimizin genetik olma ihtimali var. Kadınların yüzde 30’u kolay, yüzde 60’ı zor tahrik olurken, yüzde 10’u da ortalama bir tahrik olma kapasitesine sahip. Siz bu yelpazenin neresindesiniz?


Tutkuya giden yol nezakettir


Çiftler yatak odası dışında bir yerde sevişmeyi başlatmak ya da yatakta oral seks yapmak istediğinde, birbirlerine çekinmeden açıkça izin verirlerse, cinsel iletişimdeki duvarlar yıkılıyor. Cinsel düğümün çözümü ‘izin’den geçiyor.


Seks değil öpüşmek evliliği kurtarır


Bir araştırmaya göre her gün öpüşen çiftlerin boşanma olasılığı, her gün seks yapanlardan daha düşük. Dolayısıyla seks değil, öpüşmek ilişkiyi onarıyor. Zira öpüşmek, aşk ve sevgi belirtisiyken; seks spor, basit bir rahatlama ya da egemenlik kurma yöntemi olarak algılanabilir.

Read more
no image

Dilara koçak’ın 3 haftada 10 kilo verdiren mucize tarifi


PAZARTESİ


Kahvaltı: bir dilim tam çavdar ekmeği, iki parmak kalınlığında az yağlı dil peyniri, beş tane zeytin, domates, yeşil biber maydanoz, şekersiz açık çay.


Ara: İki tane ceviz.


Öğle: bir tabak zeytinyağlı sebze, bir kase cacık veya ayran, bir kase zeytinyağlı çoban salata, bir dilim tam çavdar ekmeği.


Ara: Bol tarçınlı bir tane küçük armut, bir dilim az yağlı beyaz peynir, bir tane kepekli grissini


Akşam: Izgara balık 180-200 gr, dört tane buharda pismiş kuşkonmaz, bir kase zeytinyağlı roka ve yeşil salata


Ara: ½ tane muz, üç tane ceviz.


SALI


Kahvaltı: bir dilim tam çavdar ekmeği, 50 gr. lor peyniri, biraz zeytinyağı kekik, pul biber, taze fesleğen, domates, yeşil biber, maydanoz, şekersiz açık çay.


Ara: Bol tarçınlı bir tane elma, iki tane ceviz.


Öğle: kase mercimek salatası (altta tarifi bulunuyor), bir dilim az yağlı beyaz peynir, bir dilim tam çavdar ekmeği.


Ara: bir dilim peynir, iki kepekli grissini, cacık veya ayran.


Akşam: dört tane ızgara köfte, üç çorba kaşığı bulgur pilavı, cacık veya ayran.


Ara: bir tane armut, 10 tane fındık.


ÇARŞAMBA


Kahvaltı: bir dilim tam buğday ekmeği, bir dilim az yağlı beyaz peynir, İki tane ceviz, domates, yeşil biber, maydanoz, şekersiz açık çay.


Ara: 10 tane fındık, iki tane kuru kayısı.


Öğle: bir aka kase vicdan çorbası (tarifi altta bulunuyor), bir dilim az yağlı beyaz peynir, bir kase zeytinyağlı çoban salata.


Ara: bir kase light yoğurt, bir tatlı kasığı keten tohumu, bir çorba kaşığı kuru üzüm.


Akşam: Izgara balık, deniz börülcesi, bol yeşil salata.


Ara: bir tane kivi, iki ince dilim ananas.


PERŞEMBE


Kahvaltı: dört çorba kaşığı yulaf ezmesi, bir bardak az yağlı süt, yarım armut, iki tane ceviz.


Ara: dört çorba kaşığı yulaf ezmesi, bir bardak az yağlı süt, yarım armut, iki tane ceviz.


Öğle: iki tane garnitürsüz enginar, bir kase cacık veya ayran, bir kase zeytinyağlı çoban salata, bir dilim tam çavdar ekmeği.


Ara: bir dilim yağsız kek.


Akşam: bir yumurtanın sarısı ve üç yumurtanın beyazı ile yapılmış menemen, 5-6 kara zeytin, bir kase zeytinyağı, bir dilim az yağlı beyaz peynir, bir dilim ekmek.


Ara: iki tane mandalina, 10 tane fındık.


CUMA


Kahvaltı: bir dilim tam buğday ekmeği, bir dilim az yağlı beyaz peynir, beş tane zeytin ve bir tatlı kaşığı zeytinyağı, domates, biber maydanoz.


Ara: iki tane ceviz, 10 tane kuru yaban mersini.


Öğle: Zeytinyağı fesleğen ve domates soslu bir tabak hastanmış makama, bir kase zeytin yağlı yeşil salata.


Ara: bir bardak süt veya ayran, iki tane grissini veya üç tane diyet bisküvi.


Akşam: Sebzeli balık buğulama, bir tane haşlama patates, bir kase zeytin yağlı yeşil salata.


Ara: yarım muz, 10 tane badem.


CUMARTESİ


Kahvaltı: bir dilim tam buğday ekmeği, bir dilim az yağlı beyaz peynir. iki tane ceviz, domates, biber, maydanoz.


Ara: bir bardak ayran.


Öğle: bir kase zeytin yağlı ve beyaz peynirli salata, bir dilim kepek ekmeği.


Ara: Yarım simit, bir dilim peynir.


Akşam: Izgara tavuk, buharda pişmiş brokoli, dört çorba kaşığı sebzeli bulgur pilavı, bir kase zeytin yağlı yeşil salata.


Ara: bir tane elma, 10 tane badem.


PAZAR


Kahvaltı: İki dilim kepek ekmeği, bir dilim az yağlı beyaz peynir, beş tane zeytin ve bir tatlı kaşığı zeytinyağı, domates, biber, maydanoz, bir tane haşlanmış yumurta.


Öğle: Sınırsız vicdan çorbası (Tarifi altta bulunuyor), bir tane kepekli grissini. bir dilim peynir, yeşil salata.


Ara: bir kase sütlü tatlı.


Akşam: Mantarlı tavuk sote, bir kase mercimek çorbası, bir kase zeytinyağlı yeşil salata, bir dilim ekmek.


Ara: bir tane armut. üç tane ceviz.


TARİFLER


Mercimek Salatası


Malzemeler: 6 kaşık mercimek, domates, kuru nane, kekik, yeşillik. iki tatlı kasığı zeytinyağı


Yapılışı: Mercimekleri 1 gün önceden ıslatıp, ertesi gün haşlayıp soğutun. Yeşillik, domates, kuru nane ve kekiği geniş 1 kapta karıştırarak, salatayı hazırlayıp, üzerine altı çorba kasığı dolusu haşlanmış mercimek ile iki tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyin.


Vicdan çorbası


Malzemeler: 2 tane kabak, iki tane soğan, iki tane domates, bir çorba kaşığı bulgur, bir çorba kaşığı zeytinyağı, 3-4 diş sarımsak pul biber, kuru nane, kimyon, 1 çimdik tuz, limon.


Yapılışı: Tüm malzemeyi ufak parçalar halinde doğrayıp, az miktarda su ile kaynatın. Elde edilen karışım isteğe göre taneli de kalabilir, blender’dan da geçirilebilir ve büyük 1 kase içebilirsiniz.

Read more
no image

Rehberlik servislerinde kullanabilmeniz için bazı özlü ve anlamlı sözleri sizler için derledik ve paylaştık.

  1. Acınmaktansa kıskanılmak dana iyidir.

  2. Düşman isterseniz dostlarınızı geçmeye çalışınız. Dost isterseniz bırakın dostlarınız sizi geçsin.

  3. Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar.

  4. Sorunun kendinde olduğunu anlamayan insanlar, çözümü başkalarının huzurunu bozmakta bulur.

  5. Ayakta ölmek diz ustu yasamaktan daha çok onur vericidir

  6. Akilli olanlar sebepler konusunda tartışırlar. Ama nihai kararı sonuçta sürekli aptallar verir

  7. Kelimelerin gücünü bilmiyorsan insanların kuvvetini asla tahmin bile edemezsin

  8. Hayatta en acı şey ;insanoğlunun yasam surecindeki kaçırmış olduğu fırsatlardır

  9. Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden buyuk is gelmeyenlerdir

  10. Hepimiz hayatin kısalığından söz ederiz de,boş geçen zamanımızı nasıl kullanacağımızı bilmeyiz

  11. Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler.

  12. Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur.

  13. Düşünceniz ne ise yaşamınızda odur, yaşamınızın gidişini değiştirmek istiyorsanız düşüncelerinizi değiştiriniz.

  14. Yaşamımızda işlediğimiz hataların çoğu düşünmemiz gereken yerde hissetmekten,hissetmemiz gereken yerde düşünmekten ileri gelmektedir.

  15. Eğer çok kısa bir süre sonra öleceğinizi biliyorsanız ve tek bir telefon konuşması yapmaya zamanınız varsa, kimi arar ve ona neler söylerdiniz? Öyleyse neyi bekliyorsunuz?

  16. Konuşmak ihtiyaç olabilir, ama susmak bir sanattır…

  17. Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz…

  18. Karanlıklara sitem edeceğimize hepimiz bir mum yaksak, karanlıklar aydınlığa dönerdi.

  19. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlıs gider.

  20. Yarin bambaşka bir insan olacağını düşünen tüm insanlar hep dünü yaşayacaklardır.

Read more
20 Haziran 2013 Perşembe
no image

Hiç ilişkinizin hayal kırıklığı, gerginlik, mesafe ya da başka tatsız duygularla yıprandığını hissettiğiniz oluyor mu? Gerçek şu ki her ilişkide mücadele süreklidir. Eğer hayal kırıklığı yaşıyorsanız, kulübe hoş geldiniz!


İşte herkesin başına gelen 10 ortak kötü alışkanlığın listesi:


Eleştiri


‘Yapıcı’ kritikler dahi olsa sevgilinizin savunmaya geçmesine sebebiyet verebilirler çünkü bu bir ilişkideki güven hissini azaltır. Sinirliyken sert ve yargılayıcı olmak büyük kavgaları tetikleyebilir.


Size Benzemesi İçin Israr Etmek


Uzmanlar tamamen uyumun sıkıcı bir ilişkiden başka bir şeye sebep olmadığını söylüyor. Eğer partnerinizin sizinle aynı duygu, düşünce ve davranışlara sahip olmasını ister ve sağlamaya çalışırsanız, ilişkiniz yok olmaya mahkûmdur.


Mahremiyet Yoksunluğu


Eğer sevgilinizin fiziksel ya da duygusal olarak hiç uzaklaşmasına izin vermezseniz, bu geniş zamanda aranızdaki uçurumun büyümesine sebep olacaktır.


Suçlama Oyunu


Sinirli olduğunuz zamanlar kullanacağınız ‘sen’ vurgusuna dikkat etmelisiniz, bu karşı tarafı düşünmeden savunmaya geçirir. Amacınız iletişim kurmaksa, ‘şöyle hissediyorum’ gibi kendi üzerinizden kurduğunuz cümleler daha iyi sonuçlar verecektir.


Pazarlık


Şartlı verme ve dikkatli almalar ilişkileri çürütür. Yaptığınızı, sadece karşılığında bir şey almak üzerine yapıyorsanız, bu büyük hata, hiç yapmayın daha iyi.


Romantizm


Hiçbir ilişki sonsuza dek spontane keyiflerle beslenmez. Oysa çoğu insan, ilişki eski romantizmini kaybedince ümidi keser ve çaba harcamaktan vazgeçer. Ve aynı insanlar daha derin bir sevgiyi keşfetme şansını da böylece kaybeder.


Negatif Yoğunlaşma


Eğer sürekli karşınızdakinin hataları hakkında konuşuyor ve onun hatalarını düşünüyorsanız, bu sizi hiç de iyi etkilemeyecektir. Çiftler terapisinde en büyük paradokslardan biri, çiftlerin sürekli birbirleri hakkındaki şikayetleri üzerine kurulu olmasıdır. Aslında ilişki için çok zararlı olan bir şey.


Dinlemeyi Reddetmek


Her zaman haklı odluğunuzu düşünmek ve monologlar kurmak bir ilişkinin sonunu hazırlamak için en kolay yöntemlerden birisi…


İhtiyaçlarınız


Eğer neye ihtiyacınız olduğunu partnerinize söylemezseniz, kısa bir süre sonra yoksun ve hayal kırıklığına uğramış hissetmeniz kaçınılmaz.


Masal


Masalların hepsi kurgu, bu yüzden dünyaya dönmenin zamanı geldi. Fantezi kurmak, birlikte olduğunuz insanın doğal davranmasını ve onu bu yüzden sevebilmenizi engellemekten başka işe yaramaz.

Read more
no image

Klinik seksologist olan Gloria Brame mastürbasyonun sağlığa olan faydasını bu cümlesi ile açıklıyor “Mastürbasyon kesinlikle güvenli ve zararsız. Hatta dişlerinizi fırçalamaktan bile daha faydalı”.


Peki siz bu faydaların neler olduğunu biliyor musunuz?


Ruh halinizi iyileştirir!


Mastürbasyon, dopamin ve oksitosin gibi iyi hissetmenizi ve tatmin olmanızı sağlayan nörokimyasal maddelerin ortaya çıkmasını sağlar. Gloria Brame mastürbasyon için en etkili doğal dopamin diyor.


Kanserden korur!





2003’te Avusturalya’da yapılan bir araştırmaya göre, haftada 5 defadan fazla cinsel boşalma yaşayan erkekler prostat kanserine 3’te 1 oranında kansere daha az yakalanıyorlar. Çünkü mastürbasyon ile birlikte ürogenital bölgenizde biriken toksinleri atmış oluyorsunuz.

Güç verir!


Yaşınız ilerledikçe, cinsel organınızdaki kaslarda dahil olmak üzere, kas oranınız da azalır. Düzenli seks ve mastürbasyon pelvik taban kaslarınızı çalıştırır. Bu da sertleşme ve idrar tutmama probleminin önüne geçer.


Uzun seks sağlar!


Gloria Brame cinsel ilişkiden bir saat önce yapılan mastürbasyonun, daha fazla kontrol sağladığını söylüyor. Uzmanlar, orgazm süresini kendinizin yaptığı mastürbasyon ile ayarlayabileceğini söylüyor.


Bağışıklık sistemine yararlı!


Hormon terapi uzmanı Jennifer Landa, boşalmanın kortizol hormonu seviyesini artırdığını söylüyor. Bu hormon ise, bağışıklık kazanmanıza yardımcı oluyor.//hthayat

Read more
no image

Çiftlerin cinsel ilişki sırasında belli etmedikleri ama akıllarında olan pek çok endişesi oluyor. Kusursuz bir cinsel birleşmeyi hayal eden çiftler sevişme sırasında, kendilerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sebepten dolayı işlerin ters gitmesi endişesinin yanında,cinsel istek ve arzularını ifade ettiklerinde,duygularını gösterme biçimleri yanlış anlaşıldığında "sapık" veya "kötü kadın" gibi algılanmaktan korkuyorlar.


Bu nedenle isteklerini ve arzularını bastırıyorlar ve zamanla birbirlerinden soğuyorlar. Bu durum aldatmalara, kavgalara, aile içi şiddete ve boşanmalara yol açabiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri bastırılan ve ifade edilmeyen cinsel istek ve arzuların nelere yol açtığını ve bu durumun üstesinden gelebilmenin yollarını anlattı.


Mutsuz çiftlerin sayısı artıyor


Toplum kurallarının, kültürün, ahlaki değerlerin ve sosyal çevrenin, bireylerin ve çiftlerin cinsel yaşamları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe şöyle açıklıyor; "Bu nedenle, hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkenlik gösteriyor.


Milenyum çağında olmamıza rağmen, çocukluk dönemi baskı altında geçen, cinselliğin ya da cinsel istek ve arzuların ifade edilmesini ayıp veya günah olduğunu düşünen kadın ya da erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor.


Çünkü cinsel arzu ve isteklerin açığa çıkarılması erkekler içinsapık, kadınlar için ise ahlaksız veya kötü kadın gibi algılanma korkusu nedeniyle mümkün olmuyor.


Mutsuz çiftlere cinsellik önerileri


Oysaki cinsel istekler, arzular ve fanteziler, çiftin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için var ve mutlu birlikteliklerin yaşanması, çiftin birbirinden uzaklaşmaması, aldatmaların yaşanmaması, beden ve ruh bütünlüğünün korunabilmesi için oldukça önemli.


Bu nedenle zihinde şekillenen cinsel isteklerin ve arzuların davranışlarla ifade edilmesinin yanında, açık bir iletişimle paylaşılması da gerekiyor."


Susmayı tercih ediyorlar


Cinsellikle ilgili yanlış beklentiler ve inançların kadınların cinselliğe karşı tutumunu ve cinseldavranışlarını olumsuz bir şekilde etkilediğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa'ya göre; "Kadının cinsel arzularını ve partnerinden istediklerini ifade etmesinin ahlaksızlık olduğuna inananların oranı yüzde 61'dir.


Yani toplumun önemli bir kısmı hala kadınların cinselisteklerinin olamayacağına, cinsel yaşama aktif olarak katılım gerçekleştiremeyeceklerine, haz alan, haz veren ve paylaşan taraf olmaması gerektiğine inanıyor.


Bu nedenle, kadınlarcinsel istek ve arzularını ifade ederlerse ahlaksız kadın veya kötü kadın olacaklarını ya da reddedileceklerini düşünüyorlar ve bu yüzden susmayı tercih ediyorlar.


Mutsuz çiftlere cinsellik önerileri


Eşinden uzun bir ön sevişme veya oral seks talep eden, banyoda sevişmek veya değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen kadınlar ahlaksız veya kötü değildir . Ahlaksız veya kötü kadınlar; ahlak sahibi olmayan, dürüst davranmayan, kötü huylu, evrensel ahlak kabullenmesine karşı gelen kişilerdir.


Sonuç olarak, kadınlar cinsel istek ve arzularını partneriyle paylaşamıyorlar, partnerinden isteklerini talep edemiyorlar. Bu durum çiftin cinsel yaşam alanlarının daralmasına, alınabilecek hazların yitirilmesine, kadının kendi idealini yaşayamamasına yol açıyor.


Böylece çift zamanla birbirinden soğuyor, tartışmalar artıyor, aile içi şiddet yaşanıyor ve en önemlisi de aldatma oranları yükseliyor."


Cinsel isteğini ifade eden her erkek sapık değil


Her ne kadar görünüşte erkeklerin cinsel duygularını, isteklerini ve hislerini açıkça ifade edebildiğine inanılsa da, CİSED Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Yıldız durum hiç de göründüğü gibi olmadığına değiniyor;


"Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin akıllarından geçenlerle eyleme döktükleri arasında uyuşmazlık var. Türkiye'de, cinsel arzu beklentilerini dile getiremeyen, getirdiği takdirde "sapık" olarak algılanacağına inanan erkek sayısı yüzde 43 oranında.


Bu düşüncenin altında yüzyıllık iyi ve kötü ayrımıyatmaktadır. Özellikle kadınlar tarafından da benimsenen bu düşünce erkeklerin cinsel arzularını ifade etmesiyle sapıklık eyleminin aynı derecede tutulmasından kaynaklanıyor.Eşinden erotik masaj yapmasını isteyen, oral seks talep eden, değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen erkekler sapık değildir.


Cinsel sapıklar; çocuklarla, hayvanlarla veya ölülerle seks yapma gibi cinsellik açısından aykırı eğilimleri olan kimselerdir, tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal kişilerdir.


Yanlış inanışlar ve kadınların olumsuz tutumları nedeniyle cinsel isteklerini bastırmaya yönelen erkekler, bu tabuya aykırı bir kadın figür gördüklerinde evlilik dışı ilişkilere daha kolay yönelebiliyorlar.


Mutsuz oldukları için daha kolay kavga çıkartabiliyorlar ve şiddet uygulayabiliyorlar. Bu nedenle çiftler arasında çıkan tartışmaların, cinsel soğukluğun ve aldatmaların sır gibi saklanan gerçeklerinden biri açık iletişimin olmamasıdır."


Partnerinize karşı açık olun


Sağlıklı cinsel yaşamın partner ilişkisinin en önemli parçalarından birisi olduğunu söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; "Doğası gereği birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin cinsel yakınlık ihtiyaçları da birbirinden farklı olabiliyor.


Cinsel duygu, düşünce, istek, arzu ve talepler partnerle paylaşılması gereken en önemli bilgilerdir. Çünkü cinsellik; hayatın bir gerçeği, beden ve ruh sağlığının en temel olgularından biridir.


Bu nedenle, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olan cinselliği tadabilmek için çiftin her konuda olduğu gibi cinsellikte de birbirine dürüst olması, cinsel arzu ve isteklerini paylaşması gerekiyor." dedi.


Tekrar flört havasını yakalayın


İlişkinin ilk çeyreğinde duyulan romantik kalp atışlarını devam ettirmenin çiftin elinde olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; "Cinsel yaşamın monotonlaşmasının önüne geçebilmek için aşk oyunlarına yer vermek gerekiyor.


Aşk yaşamı hareketlendirebilmek için; birlikte duş almak, yatmadan önce seks yapmak, öpüşmek, dokunmak, fantezileri paylaşmak, birlikte aynı anda yatmak, küçük ama baştan çıkarıcı jestler yapmak (erotik masaj, seksi iç çamaşırlarıyla dans etmek, vb.), iletişimi canlı tutmak, baş başa vakit geçirmek, konuşurken sevgi sözcüklerine daha fazla yer vermek çoğunlukla yeterli olacaktır." dedi.


İstek ve arzularınızı paylaşın


Cinsel istek ve arzuların dile getirilmesiyle ulaşılan cinsel mutluluğun kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden birisi olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan;


"Aşk ve cinsel yakınlık için güçlü bir cinselözgüven gerekiyor. Özgüvenin sağlanabilmesi içinçiftin isteklerini ve problemlerini ertelememesi, tabuların üzerine gitmesi, güçlü ve saydam bir bağ oluşturması, arzu ve isteklerini ya da sorunlarını karşılıklı olarak açık bir şekilde konuşmaktan çekinmemesi gerekiyor.


Unutulmamalıdır ki, mutlu cinsellik ancak kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün oluyor. Ancak her konuda olduğu gibi cinsellikte de problemler çıkabiliyor. Önemli olan bu problemleri dile getirerek çözebilmektir. Bu nedenle, her birey, partnerine mutlu bir cinsellikten beklentisinin ne olduğunu açıkça anlatmalı.


Mutsuz çiftlere cinsellik önerileri


Bu konuda dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken en önemli noktalar; reddedilmeyi göze alarak istek ve arzuları talep etmek, talep edilen ve yerine getirilen arzu ve istekleri bir armağan gibi görmek, dünyanın en güzel armağanını almış gibi mutlu olmak ve bunu partnere göstermektir.


Ayrıca yerine getirilmeyen istek ve arzular karşısında küsüp, tavır almamak ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenebilmek de gerekiyor. Çünkü cinselliğin koşulsuz sevgi ve kabulle yaşananı makbuldür." dedi.

Read more
19 Haziran 2013 Çarşamba
no image

Cinselliği başlatan duygular değil midir? Bitirenler de öyle! Bilinçaltınızda bastırmaya çalıştığınız ve sizi kemiren 5 tip duygu, seks hayatınızın da bu yüzden önüne geçiyor. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, kişilerin yaşadıkları bu sıkıntıları ve nedenlerini anlatıyor.


Endişe, korku ve kaygı cinselliği nasıl etkiler?


Bu duygular türlü biçimlerde kendini gösterir. Karşı cinsten korkmak, cezalandırılmaktan korkmak, gebelikten korkmak, canının acımasından korkmak, başkasına bağımlı kalacak olmaktan korkmak, cinsel hastalık kapacak olmaktan, korkacak olmaktan korkmak... Bütün kişide adrenalin adı verilen stres hormonunun salgılanmasına yol açar, adrenalin aşk kaslarında kasılma yapar ve cinsel doyumu azaltır, cinsel tepkilerde bozulmalara neden olur, bu da cinsel sorunlara yol açar.


Saldırganlık ve öfke, cinsel hayata nasıl yansır?


Saldırganlık ve öfke seks ile boşaltılamaz. Erkekler türlü suçlara yönelebilir, yarışmalı ve tehlikeli sporlara heves edebilir. Kadınlar ise erkek düşmanı olabilir veya kendilerini erkeklerin kollarına bırakmak istemeyebilirler. Ayrıca kadınlarda cinsel soğukluğun en açık seçik nedenlerinden biri erkek düşmanlığıdır.


Suçluluk ve günahkarlık duygusu cinsel hayatı bitirir mi?


Suçluluk ve günahkarlık duyguları, nedenleri en kolay bulunabilecek olan duygulardır yani cinsel terapist, hastanın çocukluk özgeçmişinde bunun izlerini bulmakta güçlük çekmez. Ebeveynler kendi iç yasak ve koşullanmalarından ötürü, çocuklarını yeteri kadar sevip okşamaktan kaçınırlar, onlarla cinselliği konuşmazlar, bu da çocukta fiziksel temasa karşı bir ürkeklik yaratabilir. Hatta çoğu zaman, çocuğun cinsel organıyla oynamasına da izin vermezler ve onu mastürbasyon yaparken yakaladıklarında hakaret ederler, cezalandırırlar ve çocukta cinsellikle günah düşüncesinin birleşmesine yol açarlar. Kendisini suçlu hisseden bir çocuk yetişkinliğinde haz veren bir cinselliği hak etmediğini düşünebilir veya cinsel sorun yaşayarak kendi kendini bilinçdışı olarak cezalandırabilir.


Cinsel işlevsizlik yaratan duygular nelerdir?


Cinsel işlevleri zayıflatan veya cinsel isteği azaltan duygusal engellerden biri de aşağılık ve değersizlik duygularıdır. Bu duygulara sahip kişiler, çeşitli nedenlerden ötürü, başka insanlara oranla kendilerini eksik veya yetersiz hissederler. "Ben beceriksizim, ben yetersizim, ben değersizim" düşüncesi zamanla kişiyi gerçekten beceriksizleştirebilir, cinsel gücünü azaltabilir, cinsellikten kaçan bir hale getirebilir. Her insanın başkasıyla mukayese edilemeyecek veya kıyaslanamayacak kendine özgü birtakım özellikleri, cinsel doyumları ve başarı düzeyleri vardır.


Utangaçlık duygusu seksin önüne geçebilir mi?


Başarılı ve doyurucu bir cinsel yaşamın önüne dikilen en büyük engellerden biri aşırı utangaçlıktır. Cinsel konularda rahat olmayan, cinselliği rahat konuşamayan ve aşırı sıkılgan olan kişiler cinsel heyecanlarını kontrol altında tutmaya çalıştıkları için gerçek doyuma ulaşamazlar. Utangaçlık duygusunun güven duygusuyla sıkı bir ilişkisi vardır. Kendine ve performansına güven duymayan kişiler utanç duygusuyla cinsellikten kaçabilirler. Partnerler kişilerin utangaçlık davranışını etkileyebilir, bunu baskı yaparak, suçlayarak, alay ederek, utandırarak ve motive etmeyerek yaparlar.

Read more
no image

DTK International’ın internet üzerinden yaptığı ankete katılanların yüzde 47’si haftada en az bir kez porno izlediğini belirtiyor.


Ön sevişme süresi


Orgazm öncesi geçen süre, 1-20 dakika aralığında değişiyor. Kadınların yüzde 33’ü ve erkeklerin yüzde 12’si “istediğim kadar” cevabını veriyor.


En uzun sevişme


Utrecht Üniversitesi‘nde yapılan bir araştırmaya göre Türk erkeklerinin sevişmesi, başından sonuna 3 dakika 7 saniye sürüyor. Bu, uzmanlara göre yumurta haşlamaktan daha kısa bir süre.


En uzun süreyse İngiliz erkeklerinin: 7 dakika 36 saniye. Çalışmada ayrıca ABD’li erkeklerin 7 dakika, İspanyolların 5 dakika 8 saniye, Hollandalıların ise 5 dakika 1 saniyede boşaldığı belirlendi.


Aldatma


“Partnerinizi aldattınız mı?” sorusuna “Evet” diyen erkeklerin oranı yüzde 47’ye ulaşırken kadınlarda bu oran yüzde 33. “Hayır, hiçbir zaman yapmam” diyenlerin oranı kadınlarda yüzde 57, erkeklerde yüzde 38.


“Bir haftada en fazla kaç seks partneriniz oldu?” sorusuna her iki cins de yüzde 45’le “Bir tane” cevabını veriyor. “Kaç seks partneriniz oldu?” sorusuna “Beşten fazla” diyen erkeklerin oranı yüzde 44. “Hiç seks partnerim olmadı” diyenlerde kadınların oranı yüzde 22, erkeklerinse yüzde 18...


Dünya ne diyor?


Peki Türkiye’de durum böyleyken, diğer ülkelerdeki seks istatistikleri ne diyor? İşte 2010’da İngiliz The Sun gazetesinin yaptığı ülkelerin seks alışkanlıklarını araştıran çalışmadan birkaç sonuç:


Yeni Zelanda: Yeni Zelandalı kadınlar hayatları boyunca ortalama 20 seks partneri ediniyor. Onlar dünyanın en ‘rastgele cinsel ilişki yaşayan’ kadınları.


Avusturya: Ortalama 29 seks partneriyle Avusturya erkekleri dünyanın en çapkınları.


İspanya: Kadınlara göre dünyanın en iyi sevişen erkekleri İspanyollar.


Almanya: Kadınlara göre Alman erkekleri dünyanın en kötü partnerleri çünkü kötü kokuyorlar.


Tayland: Ortalama 10 dakikayla en kısa sevişme süresi onlarda.


ABD: Yasal olarak dağıtımı yapılan ABD yapımı porno filmlerinin yüzde 90’ı Kaliforniya’nın San Fernando Vadisi’nde çekiliyor.


Yunanistan: En şehvetli millet. Mikanos Adası, her yıl binlerce turisti kendine çekiyor çünkü burası, ‘yetişkin oyun alanı’ olarak tanınıyor.


Brezilya: En uzun süreli sevişme rekoru 30 dakikayla dikkat çekiyor.


Avustralya: Dünyanın en büyük memeli kadınları burada!


İsrail: Tel Aviv dünyanın genelev başkenti olarak biliniyor.


Hindistan: Telefon seksi ilk çıktığında o kadar popüler oldu ki, birçok kişi borç batağına düşünce bu hatlar yasaklandı.


Fransa: Fransızların yüzde 41’i hayatlarında bir kez de olsa seks partisine katılmış. Aynı zamanda oral seksin en yaygın olduğu ülke. Ülkenin Cap d’Agde bölgesinde bulunan Village Naturiste, dünyanın en büyük çıplaklar kampı.


Japonya: 500 kişinin katılımıyla, dünya grup seks rekoru Japonya’ya ait. Tokyo’nun Harajuku bölgesi fetişin başkenti olarak biliniyor.


İngiltere: İngiltere’nin banliyösünde bulunan Upminster, porno film ve seks oyuncaklarına ülke genelinden 7.9 kat daha fazla para harcıyor.

Read more
no image

Cinsellik denince boyut, sıklık, haz derecesi gibi rakamların devreye girdiğine dikkati çeken Psikiyatr Dr.Aytaçlar, “Yabancı bir nöroloji uzmanının dediği gibi -en büyük cinsel organ beyindir- ve boyu da önemlidir.Yaklaşık 1.5 kilogram olan beynimiz cinsellikle ilgili organlarımız içinde en büyük olanıdır. Aynı zamanda seksüel yaşamda devrede olan organların yönetim kademesidir. Dolayısı ile beynine iyi bakan biri hayatı boyunca faal ve sağlıklı bir seksüel yaşamı garantilemiş olur” dedi.


Beynin yarısını cinsel çekiciliği anlamak için kullanıyoruz


Beyinde kişiliğimizi, önemsediğimiz şeyleri, hayallerimizi, isteklerimizi ve cinsel yeteneklerimizi ortaya çıkarmak için birlikte çalışan sistemlerin bulunduğunu kaydeden Psikiyatr Dr. Aytaçlar, sistemlerin birlikte hareket ederek etkin ya da etkin olmayan tüm insan davranışlarını ürettiklerini vurguladı.


Psikiyatr Dr. Aytaçlar, “Bölümlere ayırırsak beynin arka yarısı dünyayı algılar ve bize neyin cinsel açıdan daha çekici geldiğine karar verir. Beynin ön yarısı da bu bilgileri birleştirip, analiz eder, ne yapacağına karar verir. Mesela -çıkma teklif edersem kabul eder mi veya çıkma teklif ederse kabul edeyim mi?- gibi sorulara cevap arar. Ön korteks flört, ilişki ve cinsellik dünyasında bize sabırlı, düşünceli ve hedefçi olmayı, ve partnerimizle empati kurmamıza yardımcı olur.


Ön korteksle ilgili sorun varsa cinsel ilişki sırasında dikkat dağınıklığı, partnerine ilgi gösterememe,paylaşım yoksunluğu, tepkisel olma gibi sorunlar yaşayabilir.


Bazı ön korteks faaliyetleri düşük olan kişilerin seksle ilgisi zayıf olabiliyor ve seksle ilgilenmesi için heyecanlanması gerekebiliyor. Böyle sorunu olanların bir şekilde heyecan sistemini aktive etmek gerekiyor. Yani korku filmi izleme ya da motosikletle dolaşma heyecan sistemini aktive ediyorsa sekse ilgisi de artabiliyor. Böyle bir sorunu olan birisini seminer dinlemeye veya uyutucu bir aktiviteye sokmak seksten daha çok uzaklaşmasına neden olur.


Beynimizde -derin limbik sistem- denilen bir bölge var, libidomuzu, bağ kurma isteğimizi ve koku algımızı yönetir ve bunun sağlıklı işlev görmesi halinde insan iyimser, rahat ilişki kuran, neşeli ve cinsel çekici ve tutkulu olabilir. cinsellik.gen.tr Olumlu tavırlarıyla başkalarını kendine çekmiş olur. Ama bu bölgenin işlevinde bozulması ise olumsuz düşünceler, kötümserlik ve cinsel istekte azalmayla kendini gösterir. Yani iyimser, neşeli ve çekici kişilerin beyin işlevlerinin sağlıklı olduğunun bir işaretidir. Derin


limbik sistemde bir sorun olursa tam tersi durumlar söz konusu olur” diye belirtti.


Cinsel sorununuzun kaynağı beyniniz olabilir


Psikiyatr Dr. Aytaçlar, cinsel fonksiyonların sağlıklı olmasının genel sağlıklı olmayla ilişkisi olduğunun altını çizerek, “Cinsel ve beyindeki fonksiyon bozukluklarının altında yatan sebeplerden en büyük olanı kan akımının yetersizliğidir. Kan hücrelere oksijen, şeker ve besin taşır. Kan akımını bozan bir sağlık sorunu organların işleyişini bozar, örneğin yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kas hastalığı, uyuşturucu, sigara kullanımı zehirli maddelere maruz kalmayla cinsel organlardaki kan akımını


azalmasına ve cinsel fonksiyonların azalmasına neden olur. Aynı şekilde herhangi bir nedenle beyindeki kan akımının azalması da beyin fonksiyonlarının azalmasına neden olur. Beyin fonksiyonlarındaki bozulma karar almada zorlanma yarattığı gibi cinsel istekte, dürtüde, performansta ve tatmin olmada azalmaya neden olur” şeklinde konuştu.//İHA

Read more