Open top menu
17 Mart 2012 Cumartesi
no image

Cinsel ilişki, erkeklik organı (penis) ile kadının cinsiyet organının (vagina) birleşmesinden oluşur. Cinsel ilişkiyi sürdürmede aktif rol, sadece erkeğe özgü bir görev değildir.Demek oluyor ki, aktiflik açısından cinsel birleşimde kadın ve erkeğe aynı derecede görev düşmektedir.


Kadın erkeği daha az uygulanan oturma pozisyonlarına yönettir, buna karşılık erkek daha çok sevilen pozisyonları dener. Oturma pozisyonları orgazma ulaşmaya uygun değildir. Ayrıca odanın ısısı yüksekçe olmalıdır. Yüz yüze pozisyonda erkeğin yukarda oluşu,erkeğe, kadının daha aktif olduğu pozisyonlardan oldukça fazla avantajlar sağlar.


Kısaca söylemek gerekirse: Cinsel ilişkide aktiflik, seçilen pozisyona göre değişir ve aktifliğin normal olarak erkeğe özgü bir özellik olduğu inancı büyük bir yanlıştır.Kadın, hareketleriyle erkeğin isteklerine karşılık vermesi ve kendi isteklerini eşininkilere uydurması gerektiğini aklından çıkarmamalıdır. Erkek de gönüllü olarak, eşi istediğinde, hiç çekinmeden eşine kendisini birleşim sırasında yönetmesine izin vermelidir.


Koca, eşi aktif olmayı arzuladığı zaman, onun kadınlık erdemlerinden yoksun olduğunu sanmamalıdır. Şunu unutmamalıdır ki cinsel ilişki sırasında aktif rolü üzerine alan eş, beklenen heyecanı kolayca sürdürebilir. Bunu istemesi, kadın için çok doğal bir şeydir.

Read more
11 Mart 2012 Pazar
no image

Fiziksel aktivite, günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen,kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanabilir.


Örneğin;




  • Yürüme

  • Koşma

  • Sıçrama

  • Yüzme

  • Bisiklete binme

  • Çömelme kalkma

  • Kol ve bacak hareketleri

  • Baş ve gövde hareketleri vb.temel vücut hareketlerinin tümünü yada bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, dans, egzersiz, oyun ve gün içerisindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilirler.


ÇOCUKLAR İÇİN DÜZENLİ FİZİKSEL AKTİVİTE NEDEN ÖNEMLİDİR?


Çocukluk çağından itibaren düzenli aktivite alışkanlığı kazandırmak, egzersizi günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek ve en azından her birey için günlük bedensel aktivite miktarını arttırmak bireysel sağlığımızın korunması ve ileride karşılaşılacak sağlık tehditlerinin azaltılması konusunda oldukça büyük öneme sahiptir. Günümüzde özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocuklarımızda fiziksel aktivite yetersizliği giderek artmaktadır. Çocuklar ev içinde TV veya bilgisayar başında daha fazla zaman geçirmekte, yeterli yeşil alanların olmaması, trafik, güvenlik vb. nedenlerle ev dışına fazla çıkamamaktadırlar. Yaşam döngüsü boyunca en aktif dönem olarak yaşanılan çocukluk çağında bile özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocuklarımız olumsuz çevresel koşullar nedeniyle yeterince aktif olamamaya başlamışlardır. Bu nedenle çocuklarımıza düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmak, onların sağlıklı büyüme ve gelişmelerini desteklemek için çok önemlidir.


Düzenli fiziksel aktivite;




  • Kasların kuvvetini, esnekliğini, dayanıklılığını dolayısıyla kas-iskelet sisteminin sağlıklı olarak gelişmesini sağlar.

  • Vücut ağırlığının dengede tutulmasını sağlar.

  • Kalp-damar sağlığını geliştirir.

  • Kendine güveni artırır, özgüveni geliştirir.

  • Zihinsel gelişimi sağlar.

  • Motor becerileri geliştirir.

  • Başarılabilen hedeflerin kurulması ve desteklenmesinde çocuklara olanak verir. Sağlık ve fiziksel uygunluk için öğrencinin sorumluluğunun gelişimini kolaylaştırır.

  • Sınav, ödev. vb stresin azalmasına yardımcı olur.

  • Sosyal ortamlara uyum sağlamasına yardımcı olur.


 EGZERSİZ NEDİR?


Düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitedir. Egzersiz, düzenli ve tekrarlı vücut hareketlerini içerir.


ÇOCUKLAR NE TÜR EGZERSİZLER YAPMALIDIRLAR?


Aerobik Egzersizler: Kalp ve akciğerleri kuvvetlendirir. Bolca oksijen kullanılır.


Örnek: Yürüyüş yapmak, kaykay sürmek, tekerlekli paten sürmek, ip atlamak, koşmak, bisiklet sürmek, yüzme, futbol, basketbol, karate, tenis, jimnastik vb. sporlar


Kuvvet Egzersizleri: Kol, bacak, göğüs ve karın bölgesindeki kas gruplarını çalıştırır.


Örnek: Halat çekme, mekik, şınav çekmek, ipe tırmanma, ağaca tırmanma, oyun parklarında bulunan çubuklardan sallanmak, sek sek oynamak, zıplamak, jimnastik vb.


Denge ve Germe Egzersizleri: Kas boyunu, uzanma-germe, eğilmeye yönelik eklemlerin hareketlerini artırır. Kas gerginliğini azaltır, yaralanmaları önler.


Örnek:Sağa-sola,öne-arkaya,yukarı-aşağıya doğru çeşitli esneme, gerilme, uzanma hareketleri vb.


EGZERSİZ SÜRESİ NE OLMALIDIR?


ÇOCUKLAR VE GENÇLER HER GÜN EN AZ 60 DAKİKA FİZİKSEL AKTİVİTE YAPMALIDIRLAR!


 SPOR NEDİR?


Tek başına veya grup olarak yapılan, fiziksel ve zihinsel aktivite gerektiren, yarışma ortamı içinde, belirli kurallar dahilinde gerçekleştirilen oyunlardır. Çocukların ve gençlerin, büyümenin en hızlı olduğu bu dönemde spora yönlendirilmeleri fizyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyolojik olarak sağlıklı büyüme ve gelişmelerini destekler, olumlu alışkanlıklar kazanmalarına yardımcı olur.


ÇOCUĞUNUZ NE KADAR AKTİF?


Sevgili ebeveynler, aşağıdaki basit tabloyu doldurarak çocuğunuzun aktivite durumunu belirleyebilirsiniz. Bunun için bir hafta boyunca her gün çocuğunuzun yaptığı egzersizleri, oynadığı oyunları süresi ile birlikte yazınız.


Read more
no image

Sevgili Veliler ve Öğretmenler,okul öncesi ve gelişim çağındaki çocuklarımız için uygun olan beslenme şekilleri hakkında bilgilere mi ihtiyacınız var?


Yada çocuklarla beraber sağlıklı beslenmenin çocuklarımıza kazandırılması için yapılacak bazı faaliyetlere mi?


Ayrıca çocuklar için uygun olan beslenme şekline uygun bazı yemek tarifleri mi arıyorsunuz?


işte tüm bu aradıklarınız ile  ilgili sağlık bakanlığı tarafından hazırlanmış bu içerikler çok işinize yarayacaktır.Ayrıca çocuğunuzun bu siteye girerek hem oyun oynayarak eğlenmesi hemde okuma ve yemek tarifleriyle faydalı bilgilere ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Bu faaliyetlerin temel amacı sebze, meyve, yumurta,süt ve süt ürünleri tüketiminin önemini vurgulamaktır.



Unutmayın ki sağlıklı bir nesil sizin tarafınızdan yetiştirilecektir. Sağlık Bakanlığının İlgili sitesine ulaşmak için lütfen  tıklayınız....

Read more
7 Mart 2012 Çarşamba
no image

Cinsel işlev bozuklukları öğrenilmiş uyumsuz davranışlardır.Cinsel bilgisizlik veya yanlış bilgilenme,hatalı bilişsel şemaların oluşumuna yol açar; bunlar ise aşırı kaygı,suçluluk duyguları,gerçekçi olmayan beklentiler veya başaramama korkusu gibi nedenlerle cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında ve sürmesinde etken olurlar.


Yanlış bilgilenmenin en sık karşılaşılanı cinsel mitlerdir. Değişik kültür ve toplumlarda önemli benzerlikler gösteren cinsel mitler toplum içinde kabul görmektedir.


Bu alandaki öncü çalışmaları ile tanınan Zilbergeld çağdaş batılı toplumlarda mitlerin yaygınlık ve etkileri ile bunların cinsel işlev bozukluklarıyla ilişkisini araştırmıştır.Genellikleergenlik yaşlarında başlayan cinsel bilgilenmenin kaynağını sıklıkla arkadaş çevresi, büyük kardeşler ve gazete, dergi,kitap gibi yayınlar oluşturur.


Büyük oranda eksik, daha da kötüsü hatalı bilgi aktaran bukaynaklar cinsellikle ilgili önyargı ve mitlerin genel kabul görmesine katkıda bulunurlar. Pornografik yayınlar da bu mitlerin pekişmesini sağlar.Cinsel mitler eğitim düzeyi yüksek gruplarda, hatta doktorlar arasında bile yaygındır.


Toplumda Yaygınlaşan Cinsel Mitlerden Örnekler


1.Erkekler cinsel ilişkiye her zaman hazır ve istekli olmalıdır


En yaygın olan ve sertleşme bozukluklarıyla en yakından ilişkili cinsel mitlerden biridir. Bu cinsel mitin etkisiyle herhangi bir nedenle cinsel olarak yeterince uyarılamayan erkeklerde ciddi oranda başarısızlık ve yetersizlik duygusu ortaya çıkar.


Benlik saygısını olumsuz etkileyen ve travmatik olarak algılanan bu durum, oluşturduğu aşırı kaygı ve başarısızlık korkusu (performans anksiyetesi) ile akut başlangıçlı,psikojenik sertleşme bozukluklarına zemin hazırlar.Daha sonraki cinsel ilişki girişimlerine eşlik eden abartılı beklenti ve performans kaygısı sıklıkla kişinin amaçladığı "başarıyı” engelleyerek, kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelerin pekişmesine ve sertleşme bozukluğunun sürmesine yol açar.




  • Ancak bilinmelidir ki yeterli uyarılma için "uygun ortam, uygun zaman ve uygun kişinin" varlığı ve gerekliliği zorunludur.

  • Korku, kaygı,utanç, suçluluk gibi olumsuz duygular uyarılmayı engellemektedir.Bu nedenle bu duygulardan biran önce kurtulmalı ve olaylar akışına bırakılmalıdır.

  • Ayrıca çeşitli bedensel ve ruhsal etkenler, hastalıklar, ilaçlar,psikoaktif maddeler ve yorgunluk cinsel uyarılmayı olumsuz yönde etkilemektedir.

  • Zaman zaman cinsel istek ve uyarılmayla ilgili sorunlarla karşılaşılması doğal ve normal bir süreçtir.Bu sebeple paniğe kapılmamalı ve partnerinizle muhakkak bu hususları konuşmalısınız.


2.Masturbasyon zararlıdır


En eski ve yaygın mitlerdendir. Masturbasyon yapmanın bedensel (örneğin; körlük) veya ruhsal (örneğin; delilik) hastalık veya yıkımlara yol açtığı, sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki önyargılar sıklıkla masturbasyonu takiben gelişen suçluluk ve pişmanlık duygularına yol açar.


Pek çok erkek cinsel işlev bozukluklarının masturbasyonlar sonucunda oluştuğunu düşünür. Özellikle basının etkisi ile son yıllarda bu mitin gücü azalmış görünmekle birlikte,özellikle kadınlarda ve kırsal kesimde etkinliği sürmektedir.


Masturbasyonun zararlı olmadığı, cinsel sorunlara yol açmadığı, cinselliğin haz verici olarak yaşantılanmasını sağlamak için cinsel tedavilerde de kullanıldığı, alışkanlık yapmadığı, bedensel ve ruhsal yıkıma yol açmadığı bilinmelidir;


Mastürbasyon çok yaygın bir cinsel eylem olup sonrasında utanç ve suçluluk duyguları yersiz ve sağlıksızdır. Masturbasyonun erişkinlikte ve ileri yaşlarda da sürmesi olağandır. Janus ve Janus’un araştırması orta ve ileri yaşlardaki erkeklerin en az yarısının ayda en az bir kez masturbasyon yaptığını ortaya koymuştur. Bu çalışmada ayda ortalama bir kez masturbasyon yapan kadınların oranı 18-26 yaş arası 1/4, 27-50 yaş arası 1/2, 51-64 yaş arası 1/3 ve 65 yaş ve üzeri için 1/4 olarak belirtilmiştir.


Evli kişilerin de masturbasyon yapmaları doğaldır, cinsel ilişki sırasında da karşılıklı masturbasyonun uyarıcı bir eylem olduğu, cinsel birleşme ile orgazm olamama sorunu olanlarda masturbasyonun yararlı olacağı bilinmelidir.


Özellikle eşcinsel bireylerde tek başına veya karşılıklı masturbasyon güvenli bir cinsel etkinlik olarak da önerilmelidir.


3.Cinsel ilişki cinsel birleşme (koitus) demektir.


Cinselliğin amacını cinsel birleşme ile sınırlayan bu mit cinselliğin yalnızca doğurganlığa yönelik olması gerektiğine ilişkin bazı tutucu dinsel görüşlerle de paralellik gösterir. Ön sevişme olmaksızın cinsel birleşme ile sınırlı kalan cinsel eylemler kadınlarda uyarılma yetersizlikleri ve orgazm olamama sorunlarına zemin hazırlar.


Ön sevişme her iki cinsiyet için de uyarılma düzeyi yüksek bir eylemdir ve hem psikolojik hem de bedensel doyum için yeterli olabilmektedir. Ayrıca, cinsel birleşmenin dolayısıyla sertleşmenin amaç edinildiği durumlara eşlik edebilen aşırı kaygı düzeyi erkeklerde uyarılmayı engelleyebilir.


4.Cinsel eylemi erkek başlatmalıdır


Cinsel aktiviteyi başlatma ve yönlendirme yükümlülüğünün erkeğe ait olduğunu ifade eden bu mit kadınların geleneksel edilgen rolünü de pekiştirmektedir.


Bu mite göre cinsel ilişki isteğinin dile getirilmesi, ilişkide arzu edilen etkinliklerin talebi bir kadın için ahlaksızlık veya hafiflik olarak nitelendirilmektedir. Bu düşüncelerin etkisiyle pek çok kadın cinsellikle ilgili yeterli ve sağlıklı iletişimi kuramaz, insiyatif kullanamaz. Oysa yapılan araştırmalar kadının başlattığı bir cinsel eylemin her iki cinsiyet için de daha uyarıcı olduğunu göstermektedir.


Ayrıca, kadının insiyatif kullanması ve cinsellikle ilgili iletişiminin iyi olması, partnerinin ve kendisinin cinsel haz alma potansiyelini arttırır. Cinsel eğitim, rehberlik ve terapiler aracılığıyla bu mit ile başa çıkılmalı ve kadının daha aktif bir rol üstlenmesi teşvik edilmelidir.


5.Oral cinsel aktivite pis bir eylemdir


Oral cinsel aktivite hijyen kurallarına uyulduğunda ve her iki partner tarafından kabul edildiğinde uygulanmasında sakınca bulunmayan ve uyarma düzeyi çok yüksek olabilen bir etkinliktir.


Özellikle uyarılma zorluğu çeken bireyler oral cinsel ilişkiden yararlanabilir.


6.Cinsel fanteziler ahlak dışı, sapık ve sadakatsiz davranışlardır


Cinsel fantezilerin zararlı, hatta bir çeşit sapıklık olduğu inanışı oldukça yaygındır. Bu mitin etkisiyle bazı kişiler cinsel fantezileri nedeniyle suçluluk ve endişe duyabilir. Oysa, fanteziler nitelikli cinsel yaşamın renkli öğeleri arasında yer alır. Cinsel uyarılma yalnızca görme, dokunma, ses ve koku gibi duyular aracığıyla olmaz. Fanteziler çoğu kere çevresel uyaranlardan daha etkilidir ve uyarılma zorluğu çeken bireylerde teşvik edilmelidir.


Cinsel fantezilerin zenginliği kişilerin zihinsel kapasiteleri ve hayal kurma yetenekleriyle doğru orantılıdır.Cinsel fantezi temalarının çoğu kere olağan partner ve olağan cinsel ilişkiden farklı olması kişilerin suçluluk duymasının temel nedenidir. Bu nedenle cinsel fantezi kurmanın, hayalde canlandırılanların gerçek yaşamda olmasını istemek anlamına gelmediği; fantezi içeriğinin olağan dışı olmasının doğal ve yaygın bir özellik olduğu bilinmelidir.


Genel olarak erkeklerin başka partnerlerle olağan dışı cinsel ilişkiyi, kadınların ise duygusal yakınlık his-settikleri erkeklerle romantik ortamlardaki ilişkileri cinsel fantezi olarak tercih ettiği bildirilmiştir. Cinsel terapilerde cinsel fanteziler uyarıcı niteliği nedeniyle teşvik edilir ve partnerle paylaşılması önerilir.


Yaygın fantezilerle ilgili kitaplar özellikle cinsel fantezi kurma güçlükleri olan bireyler için yararlı olabilir. Bu alanda önde gelen derlemelerden biri olan ve Nancy Friday tarafından derlenen “Benim Gizli Bahçem” adlı kitap kadınların cinsel fantezileriyle ilgilidir ve yakın zaman önce Türkçe'ye çevrilmiştir.


7.Cinsellik içgüdüseldir, öğrenilmez


Biyolojik temeli olmakla birlikte cinsel tutum ve davranışların önemli kısmı öğrenme ile gelişir.Yetersiz ve yanlış bilgilenme cinsel becerilerin gelişimini engeller ve cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlar. Cinsel ilişkinin sağladığı bedensel ve ruhsal doyumun üst düzeyde yaşanması ve partnerle paylaşılması ancak yeterli bilgi ve beceri düzeyi ile mümkün olabilir.


Temel anatomik ve fizyolojik özellikler, kadın ve erkek bedeninin uyarılma potansiyelleri ve yolları ancak bilgilenme ve tekrarlanan uygulamalar ile öğrenilir. Ülkemizde cinsel bilgilenme kaynakları ve düzeyi son derece yetersizdir.


İnsanlar genellikle kendi cinsel bilgi düzeylerini yeterli olarak nitelendirirler ancak yapılan çalışmalar göstermiştir ki insanların çoğunluğunda cinsel bilgi ve beceri düzeyi düşüktür.


8.Cinsel birleşme yorar, tüketir


Bu mit cinsel birleşmenin çok enerji tüketen ve bazı durumlarda bedensel sağlık için zararlı olabilecek bir etkinlik olduğu önyargısından kaynaklanır.Bu mit nedeniyle oluşan aşırı kaygı erkeklerde sertleşme bozuklukları ve cinsel istek azalmasına zemin hazırlar.


Gerçekten de özellikle kalp krizi veya kalp ameliyatı geçirmiş erkeklerde ve partnerlerinde cinsel ilişkinin yeni bir kalp krizi oluşturabileceğine ilişkin yaygın bir kanı vardır. Oysa yapılan araştırmalar cinsel ilişki sırasında harcanan enerjide ve metabolik parametrelerde aşırı bir değişiklik olmadığını göstermiştir. Örneğin,cinsel ilişki sırasındaki kalp atım sayısı artışının,ortalama hızda iki kat merdiven çıkmakla oluşan değişiklere eşdeğer olduğunu ortaya koymuştur.


9.Kadınlarda orgazm cinsel birleşme ile sağlanmalıdır


Bu cinsel mit cinsel birleşme sırasında orgazm olamayan kadınların ve partnerlerinin yetersizlik ve endişe duymasına neden olabilir. Yapılan araştırmalar kadınların sadece %20-30 kadarının yalnızca cinsel birleşme ile orgazm olabildiğini ortaya koymaktadır.


Vajinal ilişkiye eş zamanlı klitoral uyarılma bu oranı %45'lere çıkartmaktadır. Klitoral uyarılma kadınlarda orgazm oluşumunun temel aşamasıdır. Cinsel birleşme sırasında penisin vajina içindeki hareketi dolaylı olarak sürtünme yoluyla klitorisin uyarılmasını sağlar. Vajinanın 1/3 dış kısmının uyarılması, penisin serviks ve uterus üzerine bası yapması ve partnerle bedensel yakınlaşmanın yarattığı psikolojik doyum gözönüne alındığında cinsel birleşme sırasındaki uyarılmanın daha geniş bir yelpaze içinde sağlandığı görülür. Ancak pek çok kadın doğrudan klitoral uyarılmanın çok daha güçlü bir orgazm hissi oluşturduğunu belirtmekte ve tercihlerini bu yönde kullanmaktadır.


Yine pek çok kadın için orgazm olmanın tek yolu klitorisin doğrudan uyarılmasıdır. Yapılan araştırmalar cinsel birleşme esnasında orgazm olmanın, öğrenme ve kazanılan deneyimle zaman içinde sağlanabildiğini göstermektedir. Ancak, yalnızca doğrudan klitoral uyarılma ile orgazm olmanın patolojik bir yanı olmadığı; psikolojik açıdan da yalnızca klitoral yolla orgazm olabilen ile cinsel birleşme sırasında orgazm olabilen kadınlar arasında herhangi bir farklılığın bulunmadığı vurgulanmaktadır.


10.Sertleşmiş, büyük bir penis iyi sevişmenin anahtarıdır


Sertleşmiş, büyük bir penis ilkel çağlardan bu yana erkeklik gücünün simgesi olagelmiştir.Pornografik yayınlarla da pekiştirilen bu mit, kadınların tatmin olabilmesinin ancak büyük bir penis ile mümkün olabileceği önyargısına neden olmaktadır.


Pek çok erkek kendi cinsel organının boyutlarını etraftan duyduğu abartılı tanımlamalarla karşılaştırarak yetersizlik hissi ve endişe duyabilir. Penis sertleşmemiş haldeyken de cinsel haz alınabileceği, elle uyarmanın bazen cinsel birleşmeden daha zevkli olabileceği, cinsel bilgi ve becerinin kişi ve partnerinin haz alması ve doyuma ulaşmasında penis boyundan çok daha önemli olduğu mutlaka bilinmelidir.


Yine bu mit bağlamında, vibratör ile orgazm olmanın zararlı bir yanı bulunmadığını ve alışkanlık yapmasının söz konusu olmadığını belirtmek gerekir.


11.Yaşlıların cinsel ilişkide bulunması uygun olmaz


Yaşlı insanların zayıf, çaresiz ve yetersiz olduğu; cinsel ve fiziksel yakınlaşmaya istekli ve yeterli olmadığı kanısı oldukça eski ve yaygın bir mittir. Bu önyargı zaten eş, sağlık, statü gibi pek çok kayıpla karşı karşıya kalan bu yaş grubu için ilave bir kayıba yol açmaktadır.


Yaşlılıkla birlikte oluşan fizyolojik değişiklikler ve çoğu kez eşlik eden hastalıklar ve ilaç kullanımları her zaman cinsel yaşamın devamına engel oluşturmaz. Yaşlıların toplum içindeki oranının yaşam süresindeki uzamaya paralel olarak arttığı günümüz toplumlarında bu konu giderek önem kazanmaktadır. Kadınlarda menapozun cinsel hayatın sonu olmadığı, her iki cinsiyet için de cinsel etkinliğin nitelik ve nicelik olarak azalsa bile 80'li yaşlara kadar devam edebileceği, bunun yaşlıların genel yaşam kalitesini olumlu etkileyeceği bilinmektedir.


Yukarıda sıralanan cinsel mitler değişik toplum ve kültürlerde benzer düzeylerde kabul görmektedir.


Cinsel mitler, hatalı ve yanlış bilgilenmeler ve önyargılarla mücadele yalnızca cinsel sorunları olan bireylerle sınırlı kalmamalı,bireysel ve toplumsal bilinçlendirme ve rehberliğe de önem verilmelidir.


Kaynak: Doç. Dr. H. Ercan ÖZMEN* Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, 1. Nöroz Birimi,

Read more