Open top menu
31 Temmuz 2012 Salı
no image

CİSED Onursal Başkanı DR. Cem KEÇE: "İnsan, Doğası Gereği İlişkilerinde 'Ölümcül Günahlar' Adını Verdiğimiz 'HATALAR' Yapar!"


İnsanlığın varoluşundan beri en çok kafa yorulan olgulardan biri de kadın-erkek ilişkileridir. İnsan, doğası gereği ilişkilerinde "ölümcül günahlar" adını verdiğimiz "hatalar" yapar. Açık olmak gerekirse herkes hata yapar ama (arkasında) bir yerde bunları yapmaması gerektiğini söyleyecek birilerinin de olmasını ister. Çünkü ilişkileri çürüten şeyler vardır ve insan mükemmel bir canlı değildir. Diğer yandan, kadın ve erkek iki ayrı dünyaya sahiptir ve (birleşerek) bazen tehlikeli bir karışım ortaya çıkartırlar. Bu karışım ister istemez ilişkilerdeki ölümcül günahları meydana çıkarır. Seks hayatında kesinlikle yapılmaması gereken şeyler var. Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, her ilişkinin zamanla yıpranıp yıkılmasına yol açan ve kadınların yaptığı çok önemli hataları açıklıyor…


KUTSAL ANNEYİ OYNAMAK!


CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe ; "Annelik, tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın, annelik kimliğinin getirdiği bir aseksüellik vardır. Ancak kadınların bu kimliği yatak odalarının kapısına asmaları gerekiyor. Çünkü onlar, eşleri için evlenmeden önce âşık oldukları ve arzuladıkları kadınlardır ve bu bakış açısı evliliğin en sağlam temelini oluşturur. Kadınlar annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırdıklarında, evliliğin temeline balyozla vurmuş gibi olurlar. Bu nedenle kadınların, evlilik hayatında önce kadın sonra anne olmaları gerekir. Kadınlık anneliğin içinde yok olmamalıdır." diye konuştu.


ORGAZM TAKLİDİ YAPMAK!


CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Her şeyden önce bilinmesi gereken şudur; her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olma zorunluluğu yoktur. Kadınların, bu tür cinsel mitleri yani hurafeleri bir kenara bırakmaları gerekir.Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak, erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaptıklarında, erkeklerin kendine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek, onlara iyilik yaptıklarını düşünürler. Belki erkekler ilk anda orgazm taklidini fark etmeyebilir ama daha sonra öğrendiklerinde kısır bir döngü içine girerler ve sürekli olarak partnerlerinin orgazm taklidi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başlarlar.


Bu durum erkeklerde başaramama korkusu adını verdiğimiz performans anksiyetesine neden olabilir." dedi ve ekledi, "Kadınlar orgazm taklidi yapmak yerine dürüst olmalıdır. Çünkü samimiyet ve dürüstlük ilişkiler için can simididir. Ayrıca cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir".Cinselliğin sonunda çiftin cebinde kalması gerekenlerin, duygusal paylaşımların ve haz dolu anlarının bolluğu olduğunu söyleyen Dr. Kısa; başta göze alınmayan küçük hayal kırıklıklarının, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabileceğini ve çifti geri dönülmez bir noktaya taşıyabileceğini belirtti.


İLİŞKİDEKİ GİZEM VE TUTKU İÇİN ÇABALAMAK!


CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; "Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocası ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, 'kankasıymış' gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca, erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı bir dünyası olması gerekir. Kız arkadaşlarla konuşulan birtakım kadınsı konuların partnerle paylaşılmaması gerekir. Kadınların ve erkeklerin kendilerine has gizemleri olmalıdır. Gizem, tutkuyu besler tutku da cinselliğin devamlılığını sağlar. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, istek, amaç ve ihtiras olarak tanımlanan tutku; bir insanın istemesine, duymasına ve düşünmesine egemen olan güçlü bir eğilimdir, uzun süreli, kalıcı ve güçlü bir duygulanımdır. Kadınlar ilişkilerindeki gizem ve tutku için çabalamadıklarında, çiftin zamanla cinsel beklentileri azalabilir ve ilişkiler istenmeyen bir noktaya sürüklenebilir." dedi ve ekledi, "Bu nedenle, çiftin birbirine olan arzusunun karşılıklı olarak devam edebilmesi için kadına has mahremiyetin partnerle paylaşılmaması gerekir."


ERKEĞİN EROTİZMİNİ AŞAĞILAMAK!


CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ; "Kadınlar romantizmi erkekler ise erotizmi sever, neredeyse bu evrensel bir kuraldır. Erotizm çoğu zaman aşk oyunlarını, erotik filmleri veya pornoyu kapsar. Öncelikle kadınların bu durumu kabullenmeleri gerekir. Kadınlar partnerlerinin erotizmini yargılamak veya aşağılamak yerine, anlamaya, paylaşmaya ve eşlik etmeye çalışmalıdır. Erotizmi konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde partnerlerinin erotik film izleme tekliflerine önyargısız yaklaşmak, yatak odalarına renk getirebilir. Ayrıca cinsel ilişki sırasında sessiz kalmamak gerekir. Çünkü erkekler doğaları gereği daha fazla cinsel uyarım alabilmek için erotik sesler duymaya ve davranışlar görmeye ihtiyaç duyarlar. Kadınlar hissettiklerini daha çok hissettirebilmek için duygularını dile dökmeli, gerektiğinde inlemeli, çığlık atmalı ve bedensel duyumlarını dışa vurmalıdır. " diye belirtti.


KENDİ BEDENİNDE KUSUR BULMA!


CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Kadınların kendilerini sevmeleri ve beğenmeleri, cinsel yaşamlarında hem kendi hem de partnerlerinin tatmini için hayati önem taşır. Çünkü kendini sevmeyen bir başkasını gerçekten sevemez, kendine değer vermeyen gerçekten bir başkasına değer veremez. Kısa ya da uzun, şişman ya da çok zayıf fark etmez, her kadın güzeldir. Bu nedenle kadınlar gerektiğinde gündüz veya açık ışıkta partnerleri ile birlikte olmalı, evde mahrem yerlerde iç çamaşırlarıyla dolaşmalı ve ilk önce kendi bedenleriyle flört etmelidir. Ayrıca her insan beğenilmek, adam yerine konmak ve önemsenmek ister, kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını ve özen göstermesini ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını ve küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Bu nedenle kadınların partnerlerine özenli davranması, kendilerine ve ilişkilerine verdikleri değerin bir göstergesidir." diye belirtti.


SEKSİ BİR AMAÇ İÇİN KULLANMAK!


Cinselliğin, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğunu belirtenCİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; " Cinsellikte kadının ve erkeğin bedenlerini birbirlerine bir armağan olarak sunmaları gerekir. Cinselliği ruhun ve bedenin paylaşılması dışında, kişisel bir amaç veya bir şeyler elde etmek için kullanmak ilişkinin kalitesini bozacaktır. Ayrıca cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmak gerekir. Yatakta elde edilebilen en büyük kazanç partner ile paylaşılan hazlar ve güzel anlar olmalıdır. Çünkü cinsellikle daha fazla sevgi veya gelecek garantisi elde etmeye çalışmak, o ilişkinin masumiyetini bozacaktır." dedi.


PENİS BOYUNU TAKINTI YAPMAK!


Geçmişten bugüne kadar, çok yanlış bir şekilde, penis boyu erkekliğin bir göstergesi olarak algılanıp, takıntıya dönüştüğünü ve birçok çiftin hayatını çekilmez bir hale getirdiğini belirten CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; "Oysa çiftlerin cinsel hayatlarını daha doyurucu yaşayabilmeleri için penis boyundan daha ziyade birbirine güvenmeleri, dokunmanın verdiği hazza odaklanmaları, samimi ve açık konuşabilmeleri, koşulsuz birbirini sevmeleri, saygı duymaları ve birbirlerine şefkat göstermeleri daha önemlidir. Çünkü penisin boyu değil işlevi önemlidir. Sanıldığının aksine penis boyuyla cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki bulunmaz.Penisin en önemli işlevi kadının gebe kalmasını sağlamaktır, diğer işlevi ise cinsellik içgüdüsünü tatmin etmektir.


Bu iki işlevin yerine getirilebilmesi sperm sayısı ve işlevlerinin yeterli olmasına, boşalmanın denetim altına alınabilmesine, ereksiyonun gerekli zamanlarda devreye girmesine ve yeterli süre sürdürülebilmesine bağlıdır." dedi ve şöyle devam etti; "Ayrıca vajina ortalama 10 cm uzunluğunda olan boru şeklinde bir organdır. Vajinanın en çok haz alınan bölümü, dışarıya yakın üçte birlik kısmıdır. Yapılan çalışmalar, girişteki bu 3-4 cm'lik kısım ile klitoris arasında sinirsel bağlantılar olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, kadınlarda cinsel haz merkezi vajina değil klitoristirKlitorisin uyarılabilmesi için penisin çok uzun olmasına gerek yoktur.


Kadınların mastürbasyon ile keşfettikleri "direkt klitoral boşalma" yanında, sonradan öğrendikleri "vajinal boşalma", "dolaylı klitoral boşalma" olarak adlandırılır. "Vajinal orgazm" ise vajinal boşalmaya yol açan direkt klitoral temasların yanısıra kadının beyninde başlayan ve tüm bedeni kaplayan bir olaydı. Diğer bir değişle, bedensel boşalmaya ruhsal boşalmanın eklenmesidir".

Read more
30 Temmuz 2012 Pazartesi
no image

Yrd. Doç. Dr. Faruk Örge, çocuklarda görülen bazı göz hastalıkları hakkında bilgiler verdi.


Çocuklarınızın 'gözlerine' iyi bakın


Çocuklukta görülen bazı hastalıkların erken tedavisi, erişkin hayatta karşılaşılabilecek göz sorunlarının önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Anne ve babalar, çocuklarının gözlerine iyi bakarsa yani onları iyi gözlemlerse, önemli birçok göz hastalığının önüne geçilebilir...
İşte, bu konuda anne ve babalara önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi'nden Yrd. Doç. Dr. Faruk Örge, çocuklarda görülen bazı göz hastalıkları hakkında şu bilgileri verdi:



Kapak düşüklüğü görülebilir


Çocuklarda doğuştan üst göz kapağının düşüklüğü, göz kapaklarının aralığının dar olması, burun kökünde fazlalık deri kıvrımları, gözler arasındaki mesafenin normalden fazla veya az olması gibi yapısal bozukluklar görülebilir...


Görmeyi tehdit edici boyutta değillerse ameliyat geciktirilebilir veya yapılmayabilir. Bebekte görme, kapak düşüklüğü veya diğer yapısal problemler nedeniyle etkileniyor ise yani kapak düşüklüğü göz bebeğini kapatıyor ise ve bu durum özellikle gözlerin birinde ise tedavide gecikmemek gereklidir.


Çocuklarda kapak enfeksiyonları da görülebilir. Bu nedenle kapak ve kirpik temizliği çok önemlidir. Arpacık ve arpacığa benzeyen kapakta şişlik yapan enfeksiyon hastalıkları bebeklerde beklemeden tedavi edilmelidir...



Çocuklarda göz sulanması


Doğuştan itibaren olan sulanmadan göz yaşı kanalındaki tıkanıklık sorumlu olabilir. Kanal tıkanıklığı, erken doğmuş bebeklerde, erkek ve sezeryan bebeklerinde biraz daha fazla görülebilir...


Çünkü ana rahminde kanalın ağzı zarla örtülüdür ve genellikle doğum sırasında veya doğumdan birkaç gün sonra açılır. Bu tıkanıklıklar gözde sulanma ve çapaklanmaya neden olabilir. Bu durum genellikle geçicidir, uygun damla ve masaj ile yüzde 90 lara varan oranlarda düzelebilir. Kanal tıkanıklığı 1 yaşa kadar düzelmez ise sonda uygulaması ile çözümlenebilir. Sonda uygulamasına rağmen düzelmeyen hastalarda ameliyat gerekebilir.



Çocuklarda kornea hastalıkları


Korneanın mikrobik hastalıkları, çizikler veya yabancı cisim bebeklerde de görülebilir. Gözde aşırı sulanma, kırpıştırma, ışığa tahammülsüzlük, çapaklanma, gözde kızarıklık gibi belirtiler bebeğin kornea dokusunda olan bir enfeksiyonu, zedelenmeyi veya yabancı cismin belirtisi olabilir. Bebekte bu tarz şikayetler var ise zaman kaybetmeden bir göz hekimine başvurulması gereklidir.



Gözde hareket bozuklukları


Bebeklerde ilk 3 ayda ara sıra olan göz kaymaları normaldir. Daha sonra olan kaymalar mutlaka göz hekimince değerlendirilmelidir. Kaymalar bazen sadece basit bir şaşılıktan fazlası olabilir. Devamlı olarak bir gözün kayması görmenin o gözde daha az olduğunun belirtisidir ve önemlidir. Doğuştan kas felçleri de olabilir. Gözün hareketlerini sağlayan kaslara beyinden gelen sinirlerin felçleri görülebilir.
Gözün içinde bulunduğu kemik çukuru (orbita)'nun boyutları da değişik ise bu durumda gözün hareketlerinde bozukluklara neden olabilir. Bazende yapısal olarak gözün bazı kasları düzenli çalışmaz ve gözde hareket bozuklukları görülebilir.


Gözdeki hareket bozuklukları gözlük, ortoptik tedaviler ve cerrahi yöntemlerle düzeltilebilir...


Çocuklarda göz hareket bozukluklarına bağlı baş pozisyonları gelişebilir, çocuk karşıya bakarken başını eğebilir çenesi yukarıda veya aşağıda bir baş pozisyonu geliştirebilir. Bu durum bazen ortopedik bir problem sanılır böyle çocuklarda mutlaka bir göz muayenesinin yapılması gereklidir.



Çocukta göz tembelliği


Göz tembelliği önlenebilir görme kaybıdır. Çocukluk yaş döneminde kapama ve ortoptik yöntemlerle tedavi edilebilir. Çocuklara uygun gözlük verilmesi ve tembel gözün çalıştırılması amacıyla sağlam göze yapılan kapamalar tedavinin aslını oluşturur...


Ortoptik tedavide ise tembel göz çalıştırılarak görme artışı sağlanabilir böylece her iki gözü ile görme yetisi kazandırılmaya çalışılır. Bu sayede çocuk üç boyutlu görme yetisine yani derinlik hissine kavuşabilir. Bu nedenle gözle görülür hiçbir sorunu olmasa bile bebeklerin ilk bir yaş içinde göz muayenelerinin yaptırılması çok önemlidir."





(kadın&kadın)

Read more
no image

ABD'deki Nebraska Üniversitesi psikologları, erkek ve kadın beyninin birbirlerinin vücutlarını farklı algıladığını ortaya çıkardı.


Buna göre erkek beyni kadın vücudunu "kısım kısım" algılarken, kadın beyni erkek vücudunu "bir bütün" olarak görüyor.


Araştırmaya 227 üniversite öğrencisi katıldı. Her birine bir vücudu bütün olarak gösteren fotoğraflar gösterildi. Ardından aynı fotoğrafların göğüs ve bel kısmında değişiklik yapılmış olanları gösterildi. Daha sonra katılımcılara daha önce gördükleri vücutları tanımaları söylendi.


Erkek denekler, kadın deneklere oranla göğüs ve bel kısımlarını değişikliklere rağmen tanımakta çok daha başarılı oldu.



Read more
26 Temmuz 2012 Perşembe
no image

Babalar çocuklarına yeterli vakit ayıramadıklarından şikayet ederken, çalışma hayatına atılanlar yaşamlarındaki önemli tercihlerinde babalarından fazla etkilenmiyor.


İş ve insan kaynakları sitesi "yenibiris.com"un yaptırdığı araştırmaya göre, babalar çocuklarına yeterli vakit ayıramadıklarından şikayet ederken, çalışma hayatına atılanlar yaşamlarındaki önemli tercihlerinde babalarından fazla etkilenmediklerini belirtti.


Yenibiris.com’un Babalar Günü için özel olarak yaptığı anketlerin sonuçlarına göre, çalışan babalar çocuğuna yeterli zamanı ayıramamaktan şikayetçi. Çocuğuna zaman ayırabilen babalar da var ama sayıları oldukça az.


Çalışanlara babalarının okul ve meslek hayatlarındaki etkilerinin, babalaraysa çocuklarına vakit ayırıp ayıramadıklarının sorulduğu anket sonuçlarına göre, babaların yoğun iş temposu, çocukların okulu derken hafta içi babalarla çocuklar birbirleriyle zaman geçiremiyor.


Toplam 3 bin 658 babanın katıldığı ankete göre katılımcıların yüzde 57’si, hafta içi çocuğuna zaman ayıramıyor. "Bazen ayırabiliyorum" şıkkını seçenlerin oranı ise yüzde 24’te kalıyor. Diğer seçeneklere göre az sayıda olsa da zaman ayırmayı başarabilen babaların da olduğu görülüyor. "Evet, mutlaka ayırmaya gayret ediyorum" diyen babaların oranıysa yüzde 19.


İnsan hayatındaki kritik kararlardan biri olan okul ve meslek seçiminde babanın rolünü de araştıran anket sonucuna göre, yüzde 64 oranında katılımcı okul, meslek, ya da şirket seçimlerinin hiçbirinde babasının etkili olmadığını belirtti.


Yine de üniversitede okunan bölüm, meslek, şirket, iş hayatına atılma ve askere gitme zamanı gibi konularda çalışanlar babalarının etkisi olduğunu, babalarından en çok üniversitede okuyacakları bölümü seçerken etkilendiklerini söylediler.

Read more
21 Temmuz 2012 Cumartesi
no image

Güzellik, kadınların yüzyıllardır değişmeyen ortak tutkusu. Peki, güzelleşmek için kullandığınız kozmetik ürünlerdeki tehlikenin farkında mısınız? SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölümü’nden Gıda Dışı Satış Müdürü Özge Ergun, bilinçli ürün seçimi ve tüketimi hakkında bilgiler verdi.


Kozmetik ürünleri seçerken karşılaşılabilecek alerjik reaksiyonların önlenmesi açısından cilt tipine uygun ürün seçmenin yanı sıra ürün içeriğinin olabildiğince basit ve doğal olmasına özen göstermek gerekir.Tüketiciler kozmetik ürünü satın alırken ürün ambalajındaki etiketlerde; ürün bileşenleri, kullanım şartları ve uyarıların olmasına dikkat etmelidir.


Ürünün ambalajında raf ömrü, son kullanma tarihinin yer aldığından emin olunmalı ancak bu sürenin üreticinin öngördüğü koşullarda muhafaza edildiği sürece mümkün olacağı ve raf ömrü uzun olan ürünlerin daha fazla koruyucu kimyasal içerdiği unutulmamalıdır.


Hangi ürünlerde hangi kimyasallara dikkat etmeli?


Kozmetik yönetmeliğinde yasal olarak kısıtlanmış birtakım kimyasallar bulunmaktadır. Örneğin; likit el sabunlarında triklosan/triklorokarbon, tırnak ürünlerinde formaldehit, DBP veya toluen, tıraş kremlerinde ve saç jölelerinde nanifenol gibi zararlı kimyasallara dikkat edilmeli ve bunları içeren ürünler alınmamalıdır.


Parfüm ve ojeler kısırlık sebebi mi?


Bazı kozmetik ürünler, aynı zamanda kanser riskini artıran zararlı kimyasallar içerir. Örneğin; bio-mutajenler adı verilen kimyasallara uzun süre maruz kalmak sağlık açısından zararlıdır. Birçok parfüm ve tırnak cilasında yaygın kullanılan fitalatlar da hormon bozucu olduğundan, bu maddeyi içeren ürünleri sık kullanan kadınların doğurganlık sorunları yaşaması olasıdır. Yine pek çok uçucu kimyasal içeren aroma ve kokular da sağlık açısından zararlı olabilir.


Kozmetiklerin içerisindeki fitalat, akrilamid, paraben ve formaldehit gibi kimyasallar alerjik özellik taşır.Bağışıklık sistemi, tehlikeli veya yabancı bulduğu bu maddelere karşı alerjik reaksiyon oluşturabilir.Bazen bu alerjik reaksiyonlar sonucunda kişiler ciltteki hassasiyet derecesine bağlı olarak ciddi tedavi gerektiren cilt sorunları ile karşılaşılabilir.



Read more
no image

Bir erkek yatakta ne istemez sorusunun cevabını bulduğunuzda mutlu bir cinsel yaşam sizi bekliyor olacak!


Erkeklerin her zaman her koşulda cinselliği düşündüğünü sanırız... Her zaman nazlanan taraf olarak onların ne istediklerini ne istemediklerini çok da ciddiye almayız. Oysa erkekleri de cinsellikten soğutan, partneriyle birlikte olmaktan kaçındıkları durumlar vardır. Erkek olmak demek her zaman cinselliğe hazır olmak demek değildir. Partnerinizi mutlu etmek istiyorsanız neleri sevmediğini öğrenmekle işe başlayabilirsiniz. Uzman Klinik Psikolog Nevin Işık Demirli, “Kadınlar cinsel ilişkide erkeklerin her zaman istekli ve cinselliğe hazır olacağını düşünüyor. Bu düşünce nedeniyle erkeklerin istedikleri zaman cinsel ilişkiye girebileceklerine inanıyorlar. Oysa erkekler, partneri her istediğinde erekte olamayacağından kaygılanabiliyor ve bu endişe erkeğin cinsel ilişkiden kaçmasına neden olabiliyor” diyor.


İşte erkekleri yataktan kaçıran nedenler!


Duygusal sorunlar


Biz kadınlar her zaman duygusal olduğumuzu erkeklerin bizim kadar düşünceli olmadığını söyler dururuz. Bize göre erkekler için evde yaşanan sorunlar, duygusal çıkmazlar yatağa girene kadardır. Yatağa girdiklerinde tüm sorunlar biter. Oysa sanılanın aksine erkekler ilişkide yaşanan duygusal sorunlardan etkileniyor. Bu sorunlar erkeğin de cinselliğe kendini vermesini ve haz almasını zorlaştırıyor. Partnerine karşı olan isteğini ve tutkusunu azaltıyor. Uzman Klinik Psikolog Nevin Işık Demirli, “İlişkide duygusal sıkıntılarını partnerine karşı dışa vuramayan erkek, cinsel ilişki sırasında edilgen bir şekilde bunu dışa vuruyor. Adeta kızgınlığını bu şekilde çıkartıyor, partnerine ceza veriyor” diyor.


Utangaç kadınlar


Özellikle kapalı toplumlarda kadınlar erkeklere oranla daha tecrübesiz olabiliyor. Tecrübeli olduğunda ise erkeğin yanlış anlayacağını düşünerek cinselliği yaşamayı bildiğini saklayabiliyor. Oysa erkekler sadece yatakta uzanan ve her şeyi erkekten bekleyen kadınlarla birlikte olmaktan hoşlanmıyor. Ne kadar tecrübesiz olursanız olun cinselliğin duygularla yaşandığını unutmamalı ve erkeğinizi mutlu etmek için siz de çaba harcamalısınız. Uzman Klinik Psikolog Demirli, “Kadınların önemli bir bölümü cinsel ilişki sırasında pasif ve hareketsiz kalıyor ya da sevişmeye çok az katılıyor. Erkekler ise partnerlerini etkileyebildiklerini, uyarabildiklerini ve tatmin edebildiklerini görmek istiyor. Eşinin yanıtsızlığı erkeğin uyarılmasını ve isteğini aksatıyor. Cinsellik sırasında aktif rol almayan kadın, erkeğin alacağı doyumu azaltabiliyor. Bu uzamış doyumsuzluklar sonunda erkeğin de cinsel isteğinde azalma olmasına yol açıyor” diyor.


Başarısızlık korkusu


Erkekler çocuk yaştan itibaren cinsellik konusunda baskıyla büyüyor. Çocukken annesinden ‘sen erkeksin’ cümlesini duyan erkek, büyüdükçe erkekliğini kanıtlamanın yolunun cinsellikten geçtiğini düşünmeye başlıyor. Bu da yatakta en iyi olma, başarısızlığı kabul etmeme olarak kendini gösteriyor. Uzman Klinik Psikolog Demirli, başarısız geçen bir cinsel ilişkiden sonra erkeklerin tekrar ilişkiye girme konusunda endişe yaşayabileceğini belirtiyor. Bazen tesadüfi bir sertleşme zorluğu başarısızlık korkusuna yol açabiliyor. Bir sonraki ilişkide aynı sorunun tekrar etmesi endişesi ise ilişkiden kaçmaya neden olabiliyor. Aynı kişiyle aynı sorunu yaşayabileceğini düşünen erkek, partnerinden soğuyabiliyor.


Temizlik


Erkekler de kadınlar gibi cinsel yaşamda temizliğe önem veriyor. Cinsel ilişki sırasında alınan kötü kokular erkekleri cinsellikten soğutmaya neden olabiliyor. Temizliğe önem veren erkekler, bakımsız kadınlarla birlikte olmaktan hoşlanmıyor. Erkeğin, kadının yeterli kişisel bakım ve temizliğe sahip olmadığını düşünmesi cinsel ilişkiden kaçmasına neden oluyor. Partnere karşı çekicilik kaybı, kadının fiziksel özelliklerinde yıllar içerisinde gerçekleşen değişimler de eşin eskisi kadar uyarıcı bulunmaması erkeğin cinsel isteksizliğine yol açıyor. Bu nedenle yatağa girmeden önce mutlaka duş almaya dikkat etmek, tüylerden arınmak ve yatak dışında da bakımlı olmak önem taşıyor.


Cinsel mitler


Dışarda uslu yatakta yaramaz kadınları seven erkekleri yataktan soğutan en önemli nedenlerden biri de cinselliği ayıp olarak gören kadınlar oluyor. Çünkü erkekler yatakta sürekli kendisine huzursuzluk veren, onu yapma, bunu yapma diyen bir kadınla birlikte olmayı arzu etmiyor. Birlikte olduğu kadının cinsel mitlerinin olması, ilişki sırasında sürekli olumsuz geri bildirimler vermesi, cinselliğin spontanlığını bozduğu için erkeğin cinsel ilişkiye olan isteğini azaltabiliyor.


İlk tecrübe


Kadınların en çok şikayet ettiği konulardan biri de ilk yaşanan cinsel deneyimden sonra erkeğin ilgisinin azalması. Erkekler için ilk birlikte olma anı önem taşıyor. Erkek eğer ilk deneyimden memnun kalmadıysa bir daha cinsel birliktelikten kaçabiliyor. Ayrıca Uzman Klinik Psikolog Nevin Işık Demirli, “Bir partnerle ilk kez ilişkiye giriyor olmak erkekler için de kaygı verici oluyor. Çünkü erkek partnerini memnun etmek istiyor ve cinsel yönden tanımadığı, nelerden haz aldığını bilmediği bir kadını ilişki sırasında nasıl memnun edeceğini tam olarak bilmediği için kaygı duyabiliyor, ereksiyon problemleri yaşayabiliyor” diyor. Böyle bir deneyimden sonra da erkek yatağa girmekten kaçabiliyor.


Baba olmak


Erkekler de kadınlar gibi çocuk sahibi olduktan sonra cinsellik konusunda endişeler ve değişimler yaşayabiliyor. Eşinin doğumuna girmek erkek üzerinde travmatik bir etki bırakabiliyor. Erkeklerin bu durumu rahatsız edici bulmaları sebebiyle, kadına olan cinsel uyarılmalarında azalma gözlenebiliyor. Erkeklerin ilişkinin ilerleyen dönemlerinde eşlerini anne gibi görmeye başlamaları nedeniyle cinsel isteklerinde ve uyarılmalarında da azalma gerçekleşebiliyor. Bu özellikle kadının anne olmasından ve bu role girmesinden sonra artış gösteriyor.


Bu Sebeplere Dikkat




  • İş kaybı, eş kaybı, ekonomik sorunlar cinsel ilişki anında konsantrasyonu bozacağı için erkekler ereksiyon problemi yaşayabiliyor.

  • İlişkiye girmeden önce kadın başka şeylerle ilgileniyorsa, mail okumak-oyun oynamak gibi erkeğin cinsel isteği azalabiliyor.

  • Duygusal bağlılık ve yakınlığa girmekten kaygı duyan erkekler, ilişkinin ilerlemesinden sonra bu kaygılarla birlikte cinsel ilişkiye girmekten kaçabiliyor.

  • Erkeğin kendine olan güveni partnerine verebildiği cinsel hazla artıp azalıyor. Bu sebeple zororgazm olan kadınlar erkeğin kendine olan güvenini azaltıyor bu da cinsel ilişkiden soğumasına neden oluyor.

  • Seyrek de olsa çocuk sahibi olmayı istememek cinsel ilişkiye girmekten kaçınmaya yol açıyor.

  • Erkekler kadınlara göre daha az çekiciliklerini yitirme endişesi duyuyor. Ancak az da olsa bazı erkeklerde yaşlanmayla birlikte performanslarının azalmasıyla yüzleşmemek için cinsel ilişkiden kaçınma ve isteksizlik ortaya çıkabiliyor.

  • Depresyon, anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik rahatsızlıklar erkekte cinsel isteksizliklere yol açıyor.

  • Erkekler birbirlerinden ve pornografik malzemelerden gerçek dışı birçok şey öğreniyor. Kendi gerçeği ile doğru zannettiği arasındaki uyumsuzluk yetersizlik duygularına ve performansanksiyetesine yol açarak sertleşmeyi engelleyebiliyor.

  • Aldatılma veya partnerin sadakatinden kuşkulanılması, öfke-kızgınlık yanında yetersizlik kaygılarını da harekete geçirerek cinsel isteği azaltıyor. Bazen bu düşünceler gerçek olmadığı halde, erkek yetersizlik duygusu hissedebiliyor.

  • Erkekler de dokunulmak, ilgi görmek istiyor. Yatakta kendisine yeteri kadar ilgi göstermeyen, isteklerini yerine getirmeyen kadınlar, erkeklerin o kişiyle cinsellik yaşamasını engelliyor.


Peki Ne Yapmalı?




  • Her kadın yatakta öpülmek, dokunulmak, kısacası önce sevişmek istiyor. Fakat bu durumun sadece kadınlar için değil erkekler için de geçerli olduğunu unutmamak gerekiyor. Erkeğinizi mutlu etmek için hoşlandığı şeyleri yapmalı, ona dokunmalısınız.

  • Yatakta her şeyi partnerinizden beklememelisiniz. Ona nelerden hoşlandığınızı açıkça söyleyerek onu yönlendirmelisiniz. Zevk aldığınızı ona göstermeli ve onun da zevk alması için elinizden geleni yapmalısınız.

  • Yatakta utangaç kadın olmaktan vazgeçmelisiniz. Eğer içinizden çığlık atmak geliyorsa kendinizi tutmamalı ve bundan utanmamalısınız. Bazı kadınlar orgazm olmaktan bile utanıyor. Oysa orgazm olmanız erkeğinizi daha çok tahrik edecektir.

  • Sevişmeye hazırlanmalısınız. Her erkek seksi iç çamaşırlarından, tahrik edici konuşmalardan hoşlanıyor. Bu nedenle arada sevgilinize süprizler yapmalı, seksi iç çamaşırlarıyla, farklı fantezileri gerçekleştirmelisiniz.

  • Sizden yapmak istemediğiniz bir şeyi istediğinde ona aşırı tepkiler vermek yerine neden istemediğinizi anlatmalı ve istediği başka şeyleri yapabileceğinizi ona göstermelisiniz.

Read more
18 Temmuz 2012 Çarşamba
no image

Fizyolojik bir süreç olduğu için normal doğum en ideali. Ancak doğum eylemi, koşullara bağlı olduğu için sezaryen ihtimali her zaman göz önünde bulundurulmalı. Önceden mutlak bir tercihse, doğru yaklaşım değil.


Sezaryenle doğumu gerektiren durumlar neler?


Önceden geçirilmiş sezaryen, rahim ameliyatı, makat gelişi, plasentasının rahim ağzını kapattığı durumlar, plasentanın erken ayrılması, başla pelvisin uyumsuzluğu, normal doğum sırasında bebeğin kalp seslerinin bozulması gibi sezaryen nedenleri arasında sayılabilir.


Beklenen doğum tarihinde  sancılar başlamamışsa ne yapılmalı?


Öncelikle bebek ve annenin sağlığının değerlendirilmesi gerekir. Daha sonra bir süre sık ve yakın izlem yapılabilir. 41 haftaya kadar doğum eylemi kendiliğinden başlamazsa, suni sancı denen ve rahim kasılmalarını sağlayan oksitosin hormonunun verilmesine başlanabilir. Rahim ağzına, doğuma uygun hale gelmesi ve ağrıların uyarılması için ilaçlar uygulanabilir.


Doğum ağrıları başladıktan ne kadar sonra doğum gerçekleşir?


Önceden doğum yapmamış olanlarda süre, 16-18 saat, daha önceden doğum yapmış olanlardaysa   8-12 arasında değişir.


Suni sancı nedir?


Normal doğumda, hipofiz bezinden salgılanan oksitosin hormonunun sentetik preparatlarının serum yoluyla doğal ritmini taklit ederek, düşük dozda devamlı verilip, rahim kasılmalarının sağlanmasına verilen addır.


NST ve ÇKS nedir?


NST: Rahim kasılmalarının olmadığı dönemde, bebeğin kalp atım ritminin zaman içindeki değişkenliğini ve varsa erken doğum ağrılarının düzeyini, sıklığını anlamaya yarayan bir test. Aynı zamanda bebek hakkında haber verir.


ÇKS: Çocuk kalp sesinin dinlenmesine denir. Normal fetal kalp ritmi,    120-160 vurum/dk. olmalı.


Su erken gelirse ne   yapılır?


Gebe, olası bir kordon sıkışması veya sarkmasına karşın hemen hastaneye yatırılır. Muayenesi yapılır ve bebeğin kalp sesi dinlenir. Bu durumdakiler doğuma kadar hastanede izlenir.


Doğum nasıl gerçekleşir?


Doğum eyleminin ilk evresi, rahim kasılmalarının hafif olduğu latent fazı adı verilen dönemle başlar. Ardından aktif faz başlayıp doğum ağrıları daha güçlü ve sık olur. Rahim ağzı tam açık olduğu zaman açılma evresi adı verilen 1’inci evre tamamlanır. 2’nci evrede bebeğin doğum kanalından inişi var. Bu esnada bebek başı ve gövdesi, doğum kanalına uygun pozisyon değişiklikleri yaparak ilerler ve doğum gerçekleşir. 3’üncü  evrede de bebeğin eşi doğar.


Bebeğin ters, yan ya da çapraz durması ne demek?


Bebeğin uzun ekseniyle annenin uzun ekseni arasındaki açılanma, bebeğin pozisyonunun değerlendirilmesinde önemli. Bebek, doğum kanalına makatıyla giriyorsa ters gelişten söz edilir. Anne omurgasıyla bebek omurgası çapraz duruyorsa çapraz, eğer birbirlerine dik duruyorsa yan duruş adı verilir.


Vakum ve forsepsle doğum nedir?


Çocuğun çıkışı esnasında doğum eylemi ilerlemiyorsa, bebek stres altındaysa, acil doğum yapılması gerekliyse veya annenin ıkınmasının istenmediği durumlarda uygulanabilir. Vakumla doğum, çan şeklinde bir kapağın bebeğin başına uygulanması ve olumsuz basınç oluşturularak aşağı çekilmesiyle gerçekleşir. Forsepsle doğumsa günümüzde pek kullanılmamakla birlikte, kaşık şeklindeki enstrümanların bebeğin başına uygulanmasıdır.


iLK  BELiRTiLERE DiKKAT


Bebeğin pelvise girmesine bağlı olarak rahmin aşağı inmesi, nefes almada ve hareketlerde rahatlamaya neden olur. Vücuttaki ödemin çözülmesine bağlı idrar çıkışında artma, doğum eyleminin başlayacağının erken göstergesi. Bunun haricinde sırasıyla rahim ağzı tıkacının atılmasına bağlı pembe renkte sümüksü akıntı, su kesesinin açılması, rahim ağzının açılmasına, kanama ve ıkınmaların bulunması, doğumun yakın olduğunu gösterir.



Read more
17 Temmuz 2012 Salı
no image

Genius Beauty isimli sitede yayınlanan bir araştırmada mükemmel erkeğin özelliklerine yer verildi. Ankete katılan 2000 civarında İngiliz kadının verdiği cevaplara bakılarak aşağıdaki özellikler derlendi:


1.83 boy
Kaslı, atletik vücut
Kahverengi göz
Kısa, koyu renk saçlar
Kıyafet zevki olan
Sigara içmeyen
Ailesine düşkün
Sık tıraş olan
Göğsü kılsız
Et seven
Televizyon dizisi seyreden
Kadından daha fazla maaş alan
Üniversite mezunu
Yüzme bilen
Bisiklet sürmekten hoşlanan
Annesini düzenli arayan

Görüldüğü üzere kadınlar giyim tarzından genetik özelliklere kadar pek çok kritere bakıyor. Ancak ne yazık ki tüm bu özellikleri barındıran birini bulmak neredeyse imkansız!


Read more