Open top menu
15 Aralık 2011 Perşembe

Her bir mümin tarafından öğrenilmesi farzı ayın olan mukaddes bilgileri ergenlik (buluğ) çağına gelinceye kadar, bizzat erkek ve kız çocuklarına öğretmek farzdır.İslam dininin cinsel hayatı düzenleyici düsturlarının büyük çoğunluğu yapılması gereken emirler (farzlar) ve kaçınılması gereken yasaklar (haramlar) şeklinde olduğu içindir ki, bu ilahi emirler ve yasakların belirlediği müfredat içerisinde cinsel öğretim farzdır.
Gencin büyüme, olgunlaşma ve cinsel kimliğini kazanması sırasında, karşılaştığı sorunları gidermek çabasına cinsel eğitim diyebiliriz. Bu eğitimin ana amacı, biyolojik ve cinsel gelişimleri konusunda gençleri bilgi sahibi yapmak bu alandaki gerginliklerinin azalmasını sağlamaktır. Cinsellik ve sağlıklı üreme konusunda sorumlu davranmayı öğretmek de cinsel eğitimin amaçlarındandır(Kulaksızoğlu, 1999: 54-55). Cinsel eğitim, çocuğun kendi cinsiyetini belirleyen bu gelişmeleri tanımasına ve bunların normal biyolojik, psikolojik olaylar olarak algılanmasına yardımcı olan eğitimdir (Özüdoğru, 2005: 69).
Bireylerin kendilerine ve başkalarına zarar vermemeyi öğrenmeleri, sorumlu cinsel davranış ve doğru bilgiye uygun yolla ulaşabilmeleri, arkadaş ve medyadan öğrendikleri yanlış bilgi ve inançları düzeltmeleri, cinsel taciz konusunda bilgilenmeleri ve korunmaları, vücutlarında meydana gelen değişiklikler ve bunun sonunda şekillenen duygularının bilincinde olmaları ve cinsel kimliklerine uygun roller öğrenmeleri açısından cinsel eğitim önem taşımaktadır.
“Cinsel Terbiye” den maksat, çocuk cinsel konuyla ilgili hükümleri, sorumlulukları akletmeye başladığında, ona yeterince bilgi vermek, iç guddenin ifrazatı hakkında onu aydınlatmak ve evlilikle ilgili hususlarda onu eğitip yetiştirmektir. Böylece çocuk gençlik çağına girip serpildiği ve hayatın ne demek olduğunu anladığında, nelerin kendisine mubah ve helal olduğunu idrak eder, nelerin de haram kılındığını bilerek sakınır. Ona yepyeni bir ahlak ve adet veren İslam prensipleri doğrultusunda hayata adımını atar; artık bu durumda şehvetin arkasına takılmaz, her şeyi mubah ve helal sayma yolunda yabancılar tarafından kapılıp şahsiyetinden uzaklaştırılamaz (Ulvan, 1981: 539).


Allah Resulü dil edebi ve ciddiyetini korumakla beraber haya (utanma) duygusunu cinsel öğretimine engel kılmamış, cehalete mahkum eden utanmayı uygun görmemiştir. Muhatabının durumu gerektirmedikçe Hz. Peygamber örtülü ifadelerle söz ederdi. Çünkü O, hayatının her anı ve safhasında kendisine indirilen Kur'anın izlediği gibi cinsellikle ilgili üslubuyla da Kuranı izliyordu. Yüce Allah Kuranda cinsellikle ilgili yasaklarını koyar ve açıklamalarda bulunurken, kinayeli sözler ve terkipler kullanmıştır (Demircan, 2005: 15).
Cinsel eğitim doğumla başlamalıdır. Daha ilk aylardan başlayarak bebeğin cinsiyetine uygun davranmaya özen göstermelidir. Çocuk anne babayla yakın ve olumlu bir ilişki içerisinde olmalıdır. Çocuğun bakılmasında büyütülmesinde çocukla normal ilişkiler kurulmalı, onu severken, onunla oynarken cinsel hazzı yaratacak davranışlardan kaçınılmalıdır.Çocukta karşı cinse özgü davranışlara ilgi gösterilmemeli ve takdir edilmemelidir. Çocuğa cinsiyetine uygun ad takılmalıdır. Çocuğun mahremiyetine saygılı olunmalıdır (Cirhinlioğlu, 2001: 148).
Cinsel eğitimin verileceği en uygun yer ailedir. Cinsel eğitimin en önemli amaçlarından biri,çocuğa yardım ederken beden ve beden faaliyetleriyle ilgili sağlıklı bir tutum geliştirmelerini sağlamaktır (Bilgin vd., 2005: 133).
Eğitim evde başlamalı, okul tarafından devam ettirilmelidir. Bu eğitimde anne baba ve eğitim kurumlarının işbirliği ve uyum içinde olması, toplumun bu konudaki beklentileri ve değer yargıları ile okulda verilen bilgilerin çatışmaması, tutarlılık içinde olması gerekir.
Eğitimde cinsel bakımdan uyarılmayı cesaretlendirmeyi birbirine karıştırmamak gereklidir. Amaç, çocuk ve gençlere kendi vücutlarının fiziksel, fizyolojik, duygusal, sosyal ve nihayet cinsel gelişimleri hakkında aydınlatıcı bilgiler sunmak ve onlarda olabilecek kaygıları azaltmaktır; yoksa bu eğitim cinselliği uyarmak veya tahrik etmek amacı taşıyamaz (Kulaksı zoğlu, 1999: 56-57).
Aslında biz büyükler çocuklarımıza daima cinsel eğitim veririz.Çocuklarımız doğumundan itibaren nasıl ki bizlerden yaşam ile ilgili olarak eğitim alırlar ise işte aynı şekilde sürekli olarak cinsel eğitimde alırlar. Cinsellik konusunda hiç konuşmamak ile de bir şeyler söylemiş olursunuz. Yani konuşmamak ile cinselliğin bir tabu olduğunu, tartışılmaması gerektiğini ve böylece özel, gizli, korkutucu ve kötü olduğunu söylemiş olursunuz. Aynı şekilde çocuğunun gözü önünde karısını öpen bir baba da çocuğuna cinsel eğitim vermiş oluyor. Sonuç olarak, hiç cinsel eğitim vermediğini zannedenler, hatta bu konuda çocuğuyla hiç konuşmamış olanlar bile devamlı cinsel eğitim vermektedirler. Diğer yandan çocuğunuz cinsellikle ilgili sizlerden hiçbir şey öğrenmese bile dışarıdan, arkadaşlarından çok çeşitli bilgileri nasıl olsa öğrenecektir.


Cinsellikle ilgili kullandığınız kelimelerden çok, jest ve mimikleriniz ile, yüzünüzün kızarması veya kekelemenizle anlattıklarınız daha önemlidir.Sözel olmayan yollarla anlatılanlar genellikle daha gerçek ve daha etkileyici oluyor (Uçar, 1994: 15-18).


Çocuklara dört yaş üç aylık iken bu bilgiyi vereceksiniz ve altı yaş iki aylık iken de bu bilgiyi vereceksiniz diye bazı kurallar takvimi yoktur. Çocuklara cinsellik konusunda bilgiler gereksinim duyuldukça ve yeri geldikçe adım adım verilir.İstek geldiği zaman veya gereksinim duyulduğunu hissettiğiniz zaman verilen bilgi en uygunudur. Bu konuda çevremizde her zaman için birçok gerekçe vardır. Cinsiyet ile ilgili bir gazetede veya televizyon haberi, bir kitap veya bir film gibi fırsatlar çevremizde her an bol miktarda bulunabilir. Elbette bu gibi durumları kaçırmamak gerekir. Ancak bu bilgiler onlara bir defaya özel olarak verilmemelidir.Unutmayalım ki cinsel eğitim de bir eğitimdir ve tüm eğitimler gibi tekrar edilmelidir (Uçar, 1994: 20).
Ana-baba, bu güç konu hakkında güvenilir uzman kişilerce yazılmış eserleri okumalı ve tatbikata koymalıdır. Ancak bu konuda çocuk bilgilendirilirken, yaşı, psikolojik gelişimi, sosyal konumu, cinsel konulara olan ilgisi ve bilgi düzeyi dikkate alınmalıdır (Özüdoğru, 2005: 70).
Cinsel eğitimde birinci kural, cinslere sahip oldukları cinsiyete göre davranmaktır.


Erkek çocuğa erkek gibi, kız çocuğa kız gibi davranmak gerekir. Bu farklılık giysilere, saç kesimlerine ve onlarla kurulan ilişkilere yansımalıdır.


Cinsel eğitim bebeğin doğumundan önce başlar. Çünkü anne babanın doğacak bebeği erkek veya kız ayrımı yapmaksızın olduğu gibi kabullenmeleri gerekir. Bu konuda her hangi bir ayrımcı yaklaşıma sahip olmamaları gerekir.Cinsel eğitim, çocuğun gelişme çağında soracağı sorulara verilen cevaplarla aşama kaydeder. Çocuklar, belli bir yaşta dünyaya nereden geldiklerini, doğmadan önce nerede olduklarını ve anne karnından nasıl çıktıklarını sorarlar (Kerem, 2003: 17-18).


Çocuğun cinsel eğitiminin, her şeyden önce ana babasının cinsel yaşam dengesine bağlı olduğu görülür. Cinsellik denince, şefkat, duygusal gereksinimlerin giderilmesi kadar, başarı lı ve mutlu bir ilişkinin güvencesi olan fiziksel ilişki de düşünülmektedir. Bu ilişkinin tüm ayrı ntı ları nı çocuk fark eder ve yavaş yavaş kendi erkek ya da kı z kişiliğini kazanmaya başlar. Ana babanı n verebileceği bilgilerden daha geçerli olan, çocuğun anladı ğı yada hissettiği şey, yaşamı n ve içinde bulunduğu sevgi birliğinin de önemini kavraması ve kendi varlı ğı nı n, ana babası nı birleştiren bir simge olduğuna inanması dı r (Konur, 2006: 4).
Çocuk, birbirleriyle paralel gelişen bazı gelişim boyutlarıyla bir bütündür. Bedensel, ruhsal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişim bu boyutları oluşturur. Bu gelişim alanları içinde, cinsel gelişim dışındaki diğer boyutlar ve yapılması gerekenler belli iken, cinsel gelişim göz ardı edilmekte ve yok sayılmaktadır. Ailelerin en başta kabul etmesi gereken olgu şudur: Sağlıklı gelişen her insanda cinsel gelişim vardır ve bu, çocuğun boyunun uzaması, kilosunun artması kadar doğal bir durumdur. Cinsel eğitim doğumdan başlayarak ergenlik dönemine kadar olan bir dönemi kapsamaktadır. Cinsel eğitime başlamak için belli bir yaş bulunmamasına rağmen, anne babalar, çocukları okul öncesi dönemdeyken (3-4 yaş dolayında) ilk sorularla karşılaşırlar. Açı klamalar sade bir dille ve bilimsel kaynaklardan yararlanarak yapıldığı takdirde gelecekte karşılaşılabilecek olası zorluklar yaşanmayacaktır.
Cinsel eğitimin amacı, çocuklara sağlıklı bir cinsel kimlik geliştirmesi için kılavuzluk etmektir.Cinsel eğitimin hedefleri ise şunlardır:
1. İnsanın üreme sistemiyle ilgili bilgileri edinmek;
2. Cinsel sisteme karşı sağlıklı bir tutum geliştirmek;
3. Cinsel güdüyü denetleyebilmek ve beğenilir amaçlara yöneltmek;
4. Temizlik ve korunma becerilerini alışkanlığa dönüştürmek;
5. Karşı cinsle iyi geçinmek; onun cinsel gelişimini anlayışla karşılamak (Başaran, 2005: 224).
Cinsel eğitim ile bireyin fiziksel-duygusal büyümesini kabul ederek, gelişmesini sağlıklı bir biçimde tamamlamasına; olumlu davranış ve değer yargıları geliştirerek ailesi, arkadaşları ve çevresiyle iyi olumlu ilişkiler kurabilmesine, gerekli değerleri ve becerileri geliştirmesine yardım edilebilir. Ayrıca cinsel eğitim, bireyin temel gereksinimlerini aile ve toplum tarafından kabul edilebilir bir şekilde doyuma ulaşmasını sağlamak ve bireyin cinsel yaşam ve ilişkilerinde sorumluluk duygusu ile davranmasını sağlamak açısından oldukça önemlidir (Z. Selçuk, 2006: 24).

Different Themes
Written by Lovely

Aenean quis feugiat elit. Quisque ultricies sollicitudin ante ut venenatis. Nulla dapibus placerat faucibus. Aenean quis leo non neque ultrices scelerisque. Nullam nec vulputate velit. Etiam fermentum turpis at magna tristique interdum.

0 yorum