Open top menu
26 Nisan 2012 Perşembe

Çocuklukta başlayan cinsellik kavramı , ergenlik dönemi ile birlikte son şeklini alır. Ergenlik döneminden sonra çocuğun cinsel özellikleri kolay kolay değişmez. Önemli olan çocukluktan itibaren sağlam temelleri oluşturmaktır (Tuzcuoğlu, 2004: 13).


Cinsellik hakkında sağlıklı bir tavır, çocuğun kendi vücudu hakkında hissettikleriyle başlar.Çocuklar çok erken yaşlarda vücutlarının neler yapabildiğinin farkına varır. Aslında, yapılan araştırmalar, fiziksel olarak vücudumuz hakkında bildiklerimizin yüzde seksenden fazlasını yaşamımızın ilk on sekiz ayında öğrendiğimizi gösteriyor. Tutumlar doğru ya da yanlış olabilen bilgilere dayanır. Özellikle yanlış olan bilgiler öğrenilmişse cinsel tutumları değiştirmek zordur.


3 yaşına kadar kız ve erkek çocuklarının davranışları arasında genellikle pek önemli bir fark yoktur. Sadece erkek çocukları daha hareketli ve atak olabilirken, kız çocukları ise konuşmayı daha çabuk öğrenerek daha hızlı olgunlaşabilirler. Ancak bu farklılıklar çok kalın çizgilerle ayrılmadığı ve mutlak olmadığı için genel olarak tutumları aynıdır demek pek yanlış olmaz.  3 yaşından sonra gerek hormonal bir etkiyle, gerekse eğitimsel bir yönlendirmeyle, kız çocukları kızsal (feminen), erkek çocukları ise erkeksi (maskülen) kimliğe bürünmeye başlarlar (Uçar, 1994: 43).


İlkokulun ilk yılları nda sizin cinsiyetinizdeki kişilerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda kurallar olduğunu öğrenirsiniz. Bu kurallar oldukça sıkı bir şekilde karşı cinse nasıl davranacağınızı da belirler. Bu kuralları ihlal etmeniz durumunda taciz edilmek, reddedilmek, hakkınızda dedikodu yapılması ve başka yaptırımlar uygulanmak suretiyle cezalandırılırsınız.Cinsiyetle ilgili en değişmez ve güçlü kurallardan biri zamanınızın çoğunu kendi cinsiyetinizden olan kişilerle geçirmenizdir. Bu cinsiyete dayalı gruplaşma okul öncesi veya anaokulunda başlar ve ergenlik çağına kadar sürer.


Toplumdaki cinsel tutum ve düşüncelerin ortak oldukları nokta, cinselliğin insanlığı etkileyen önemli ve temel bir güç olduğu, “sınırlandırılmasının” veya “serbest bırakılmasının” tek başına bir çözüm olmadığı görülmektedir.Gerçek olan diğer bir husus cinsellik konusunda zannedildiği kadar çok şey bilinmediği, farklı durumlarda da bilgisizliğin bir sonucu olarak cinsel problemlerin önemli düzeyde artabileceğidir.


Bireylerin genellikle cinsellikle ilgili kişisel tutumları birlikte yaşadığı kimselerin, özellikle arkadaş grubunun, içinde bulunduğu sosyal sınıfın, dini inançların, ana-babasından öğrendiği değer yargılarının, kendisini yönlendiren kavramlar ve değer yargılarının bir ürünü olarak ortaya çıkar (Özgüven, 1997: 14).
Cinsiyetler arasında davranış ve özellikle farklılıkları konusunda insanların kalıplaşmış algılayış biçimleri vardır. Bu kalıplaşmış algılamaların gerçekle hiçbir ilişkisi olmayabilir, ancak insanlar kalıp yargılara “sanki gerçekmiş” gibi inanırlar.


Çocuklarda kalıplama, algı sal kalıpların gelişimi erken yaşlarda başlar. İki, iki-buçuk yaşlarındaki çocukların cinsel algılama kalıplarına rastlanır. İlkokul çağındaki çocuklarda kalıplar tam anlamıyla yerleşmiştir (Cüceloğlu, 2004: 391-392).


Ailenin çocuk yetiştirilirken cinsel konulardaki tutumu, toplumun beklentilerine uygun olmalıdır. Toplumun cinsel davranışlardan beklediği gizlilik ve özellik anlayışı korunmalıdır.Çocuğun merakını gereksiz yere kamçılayacak davranışlardan kaçınılmalıdır.


Çocuk, kendi cinsine özgü duyuş, tutum ve davranışın özelliklerini nasıl kazanır? Her şeyden önce kız ve erkek çocuk beden yapıları, cinsel iç salgı bezleri (Hormonlar) bakımından doğuştan ayrı yaratılmışlardır.Başka bir deyişle, çocuklar doğal olarak, yapılarında var olan cinsel donanımları doğrultularında gelişirler. Çocuk kendi cinsinin eğilimleri desteklendiği sürece, kız ya da erkek kimliğini benimseyecektir. Bir çocuğun kız ya da erkek doğması cinsel kimliğini kazanması için ilk koşuldur ama yeterli ve tek koşul değildir (Yörükoğlu, 2004: 237).


Cinsel ilgilerin engellenmesi, çocuklara cinselliğin yasaklanması gereken bir etkinlik olduğunu düşündürmektedir (Bilgin vd., 2005: 134). Hoşa giden cinsel ilginin nedeni baskılardır.
Okul, öğrencilerin cinsel güdülerini denetlemelerini sağlayarak, bu güçlerini beğenilir işlere,okul başarısına,kendilerini yüceltmeye, beğenilir değerler üretmeye yönlendirebilmeli;onlara bireysel ve toplumsal eğitim etkinlikleri sunabilmelidir (Başaran, 2005: 225).

Different Themes
Written by Lovely

Aenean quis feugiat elit. Quisque ultricies sollicitudin ante ut venenatis. Nulla dapibus placerat faucibus. Aenean quis leo non neque ultrices scelerisque. Nullam nec vulputate velit. Etiam fermentum turpis at magna tristique interdum.

0 yorum